21 Nisan 2016 Perşembe

Sportif şirketlerde sermaye kaybı ve borca batık olma durumu

Bilindiği gibi sportif şirketlerin hepsinde özsermaye ekside. Her ne kadar sermaye artırımları ile bunun önüne geçilmeye çalışılsa da başarılamamış. Şirketler her yıl onlarca milyon TL zarar yapmaya devam ettiği sürece de bu sermaye kaybını önlemek imkansız.


Bilançolarda eksi özsermaye iflasa, başka bir değişle 'borca batık'lığa işarettir. Sportif şirketler eksi özsermayelerine rağmen esasında 'borca batık' olmadıklarını göstermek için her rapor döneminde (3 ayda bir) TTK 376.madde hükümlerine göre yeni bir bilanço hazırlıyorlar ve kendilerine göre 'gerçek' özsermayelerini gösteriyorlar.


Yeni hazırlanan bilançoda 'normal' bilançoda yer almayan 'gerçek değer'ler tespit ediliyor ve varlıklar o anki değerleriyle yer alıyor. Oluşan fonda en büyük kalemlerden biri 'maddi olmayan duran varlıklar' yani profesyonel futbolcuların değeri. 'Normal' bilançoda futbolcular büyük oranda bonservis değerleriyle yer alır. Bir örnekle anlatmaya çalışalım;

Bir oyuncu 6 milyon TL bonservis ile transfer edilirse 'maddi olmayan duran varlıklar' yaklaşık 6 milyon TL artar. Anlaşma 3 yıllık ise her geçen yıl 2 milyon TL 'amortisman giderleri' oluşur ve 'maddi olmayan duran varlıklar' 2 milyon TL azalır. Yani bir yıl sonra bu oyuncu bilançoda 4 milyon TL ile yer alır, Ondan sonraki yıl da 2 milyon TL ile. Peki futbolcu bonsevissiz transfer edilir, altyapıdan gelir veya sözleşmesi bitiş süresinden sonra uzatılırsa? Futbolcuya bonservis ödenmediği için sadece cüzi bir rakamla bilançoda yer alır. Mesela Arda Turan'ın bilanço değeri Atletico Madrid transferi öncesi 1 milyon TLden az olurken, bir kaç sezon sonra Bruma 14 milyon euro civarında bir değerle kaydediliyordu. Selçuk İnan da bonservissiz geldiği için (o dönemki) değerinin altında bir değerle kaydedilmiş olmalı.

Bu gizli değerler bağımsız bir değerleme şirketine inceletilerek 'gerçek değerleri' ile TTK 376. madde kapsamında hazırlanan bilançoya ekleniyor. Bu bilançoya eklenen fondaki diğer büyük kalem ise beklenen lisans ve sponsorluk bedelleri. Yani şirketlerin ellerindeki haklar, marka değerleri. Sahip oldukları hak ve marka değerleri ile gelecekte elde edecekleri gelirleri bugüne indirgeyip yeni hazırladıkları bilançoya ekliyorlar. Bu konuda borsada işlem gören 4 sportif şirket değişik yöntemler ve varsayımlar kullanıyor. Fenerbahçe Futbol AŞ bu hakların satış bedelini hesaplarken, Galatasaray Sportif AŞ ve Beşiktaş Futbol AŞ ise gelecekte elde edecekleri nakit akışına bakıp bu gelirlerin bugünkü değerini belirliyorlar. Bence bu lisans haklarının illa bu kapsamda değerlendirilmesi gerekiyorsa Fenerbahçe Futbol AŞ'nin yöntemi daha doğru.

Yukarıdaki tablolarda şirketlerin özsermayelerin en son hali ve hesapladıkları fonların değeri görünüyor. Eğer sportif şirketler gelecek dönemde son 2 yılın ortalama zararını yapmaya devam ederlerse, hesapladıkları değer artışı fonuna rağmen yakında iflas ederler. Yukarıdaki rakamlara göre;
Beşiktaş Futbol AŞ (BJKAS) ve Trabzonspor Sportif AŞ (TSPOR) 2 sezon, Fenerbahçe Futbol AŞ (FENER) 7, Galatasaray Sportif AŞ (GSRAY) ise 12 sezon sonra iflas edecekler. GSRAY ve FENER arasındaki farkta değerleme yöntemlerin farklılığı da rol oynuyor, bu yüzden 'GSRAY FENER'e göre çok daha iyi durumda' yorumunu yapmadan önce 2 defa düşünmek lazım,

Tabii kulüpler yaklaşan iflası engellemek için önlemler alacaklardır. TSPOR ve BJKAS örneklerinde yakında yeni bir sermaye artırım kararı beklenebilir. Yeni stadları da devreye göreceği için gelir gider dengesini sağlayacakları da ümit edilebilir. Kağıt üstünde biri diğerinden daha iyi konumda gözükse de her 4 kulüp (ve şirket) acilen gelir gider dengesini sağlamalı. Yoksa şu an için teorik olan 'iflas senaryoları' sanılandan çok daha erken gerçek olabilir.

Son olarak şirketlerin yeni bilançolarını hazırlarken profesyonel futbolcu kadrolarına ne kadar değer biçtiklerine bakalım;


Bu değerlerin ne kadar gerçekçi ne kadar hayali olduğu yorumunu size bırakıyorum.