29 Ocak 2014 Çarşamba

Galatasaray Sportif A.Ş.'ye (GSRAY) vergi cezası mı geliyor?

Bilindiği gibi Galatasaray Sportif A.Ş. (GSRAY) geçen hafta finansal raporlarını yayınladı. Raporda dikkat çeken noktalardan birisi denetçinin eklediği 'şartlı görüş'dü:




Bu notta şirketin 2010-2011 ile 2011-2012 sezonlarındaki gelir giderlerinin KDV ve Kurumlar Vergisi kapsamında incelendiği yazıyor. Bu incelemenıin sonucunda 3 adet tutanak hazırlanmış. Bu 3 tutanak şirkete gelebilecek bir vergi cezasının habercisi olabilir. Rapora göre şirkete herhangi bir tutar bildirilmemiş. Bu yüzden daha ayrıntılı bilgi için Mart sonunda yapılacak UEFA lisans başvurusunu ya da Nisan'da açıklanacak 9 aylık finansal raporlarını beklememiz gerekecek.

27 Ocak 2014 Pazartesi

BJKAS yeni bir bedelli sermaye artışına mı gidiyor? Kulüp nasıl bu kadar kaynak sağlayabiliyor?

Bilindiği gibi Beşiktaş Sportif A.Ş. (BJKAS) geçen yıl 29 Ocak'ta bedelli sermaya artırım kararı almış, sermayesini 40 milyon TLden 240 milyon TLye çıkarmıştı. BJKAS bedelli başvurusunu Galatasaray Sportif A.Ş.'den (GSRAY) 4 ay sonra yapmıştı. SPK'nın 'varlık devrinden oluşan borç' ve 'fon kullandırılarak oluşan borç' ayrımı yapması dolasıyla GSRAYın bedelli süreci bugüne kadar (15 aydır) devam ediyor. BJKAS ise ilk bedelli işemini Nisan sonunda tamamladı. Son açıklanan finansal raporlarda ilk bedelli başvurusunun yıldönümünde yeni bir bedelli için sinyaller verilmiş.

26 Mayıs 2012 tarihli bir haber (kaynak: Maraton.com.tr http://www.maraton.com.tr/Demirorene-borc-odenecek_168774.html#.T8CwEdV1CQw)
Beşiktaş Kulübü'nün toplam borcunun 482 milyon 295 bin 629 lira olduğu açıklandıSiyah-beyazlı kulübün Ceylan InterContinental Otel'de yapılan olağan Divan Kurulu Toplantısı'nda siyah-beyazlı kulüp ve derneğin toplam borcu açıklandı. Denetleme Kurulu Başkanı Feyyaz Tuncel, kulübün toplam birleştirilmiş borcunun 482 milyon 295 bin 629 lira olduğunu kaydetti.
Eski kulüp başkanı Yıldırım Demirören'e olan borcun toplam 104 milyon 386 bin 762 lira olduğu belirtildi. Demirören'e, 100 milyon liralık 2 yıl içinde 5 eşit taksitte ödemeli senet verildiğini kaydeden Tuncel, senet başlangıç tarihinin 20 Ağustos 2012, son senedin tarihinin ise 20 Ağustos 2014 olduğunu ifade etti. Bu arada, kulübün, eski yöneticilerden Serdal Adalı'ya 9 milyon 828 bin 432 lira, Doğan Küçükemre'ye de 3 milyon 283 bin lira borcu olduğu ifade edildi.

Bu haberdeki bilgiler Divan Kurulu'nda 'Denetleme Kurulu' başkanı tarafından verilmiş, yani doğru varsayabiliriz. Kulüp-şirket konsolide rakamlar mı yoksa sadece kulübün borcu 482 milyon TL mi belli değil ama kulübün sadece yöneticilere olan borçlarına bakarsak bile yüklü bir fatura önümüze çıkıyor. Yıldırım Demirören ve diğer yöneticilere olan borç kulübün borcu, şirket ile alakası yok. Şirket bunu 27 Şubat 2012de yaptığı KAP bildirimi ile bir kez daha teyit etmişti:
Yıldırım Demirören ile Beşiktaş Futbol Yatırımları A.Ş. arasında alacak-borç ilişkisinden doğan bir borç bakiyesi yoktur. Yıldırım Demirören'in şartlı hibe edeceğini bildirdiği alacaklar Şirketimizle ilgili değildir.
Haberde belirtilen 482 milyon TL borcun konsolide borç (yani şirket+kulübün borçlarının toplamı) olduğunu varsayalım. 2011-2012 sezonun 9 aylık finansal raporlarında BJKASnin net alacak-yükümlülük farkı -295 milyon TL civarında. Yani 482 milyon TLyi 'konsolide net yükümlülük' kabul edersek ve şirketin net borcunu bu rakamdan çıkarırsak kulüp tek başına yaklaşık 187 milyon TL yükümlülük altında olması gerek. Mali sıkıntılar yüzünden Beşiktaş JK birçok amatör şubede giderleri minimuma indirme yoluna gitmiş, bazı şubeleri ise geçici olarak kapamayı düşünmüştü. Yine de bu yoklukta kulüp, fazla gelir kalemi olmamasına rağmen şirkete 115 milyon TL kaynak sağlayabilmiş, sonrasında yapılan bedelli sermaye artırımında bu alacağını bedelli payı olarak mahsup etmişti (yani şirketin kulübe olan borcu 'bunu bedellide kulübün ödemesi gereken paraya sayalım' diyerek kapatılmıştı).


Kulüp bu mali güce sahipse neden Yıldırım Demirören ve diğer yöneticilerden 120 milyon TLye yakın borç alma ihtiyacı duydu ve amatör şubelerinde radikal şekilde tasarrufa gitti bilmiyorum ama bedelli işleminden sonra kulübün şirkete temlik sağlayarak destek çıkması ve böylece şirketin kulübe borçlanması devam ediyor:


Yukarıda tabloda görüldüğü gibi kulüp şirkete 2012 başlangıcından itibaren 14 ay içinde  125 milyon TLlik kaynak yaratmış. Kulüp kamuoyunun düşündüğü kadar mali sıkıntı içinde olmasa gerek ki, şubat sonrası şirkete tekrar kaynak sağlamaya başlamış. 30 Kasım itibariyle şirketin kulübe yaklaşık 59 milyon TL borcu var ve kulüp şirkete 71 milyon TLlik temlik vermiş durumda.

Temlik'in anlamı bir hakkın belirli bir süre için gelirleri ile beraber başka bir tarafa devredilmesidir. SPK Beşiktaş JK'ın şirkete temlik yoluyla devrettiği hakkı 'nakit transferi' olarak kabul ediyor. Bu hak finansal raporlarda 'kira geliri' olarak sunuluyor. Finansal raporlarda kulübün hangi mal varlığından yılda 100 milyon TL kira geliri elde edildiği belirtilmemiş (Fulya Süleyman Seba Kompleksi??).
Galatasaray SK bilindiği gibi stat hasılatından kendi payını şirkete devretmişti. SPK bu devri 'varlık devri' olarak sınıflandırıp GSRAYın bedelli başvurusunu geri çevirmişti. Bir tarafta kira geliri diğer tarafta maçlardan sağlanan hasılat yani bir tür kira geliri. SPKnın iki işlemi ayrı kategorilerde değerlendirmesi ve bedelli işleminin 15 aydır gecikmesi GSRAY için olası bir bedellinin yararını büyük ölçüde azalttı. Bunu başka bir yazıda ele alacağız.

Eğer BJKAS ilk bedelli sermaye artırımı oranında bir kaynak yaratmak istiyorsa geçen yılın rakamlarına bakarak bir sonraki başvurunun Mart-Nisan-Mayıs gibi yapılabileceğini tahmin edebiliriz. Tabii bu sadece geçen yılın gelişmelerine göre yapılmış bir tahmindir, fazla ciddiye alınamaz. Şirketin kulübe olan borcu istenilen bedelli oranlarına ulaştığı anda şirket bedelli başvurusunu yapacaktır. Zaten finansal raporlarda da bu yönde bir not düşülmüş.


25 Ocak 2014 Cumartesi

Galatasaray Sportif A.Ş. (GSRAY) finansal durumu - Kasım 2013

Dün (24 Ocak 2014) Galatasaray Sportif A.Ş.'nin 6 aylık finansal dönem raporları yayınlandı. Diğer sportif şirketlere oranla GSRAY gelir, gider ve varlık kalemlerini en detaylı anlatan şirket olmuş. Ancak en önemli kalemlerden biri olan 'Satışların maliyeti' yani şirketin olağan giderleri detaylandırılmamış. Sportif şirketlerin yayınlamamayı seçtiği bölümlerin yönetimlerin en fazla eleştirilebileceği konular olması bu seçimin tesadüfen yapılmadığını gösteriyor.


Yukarıdaki gelir tablosunda şirketin son 3 yılın 6 aylık dönemlerinde ne kadar gelir elde edilebildiğini görebiliyoruz. Ürün satışlarında çok olumlu bir gelişme dikkati çekiyor. 2011.2012 sezonunu ilk 6 ayında yaklaşık 12 milyon TL gelir edilebilirken, geçen yıl aynı dönemde 33,5 milyon TL, bu sezon ise 54 milyon TL gelir edilmiş. Diğer gelirler geçen yıla göre aynı düzeyde kalmış, Sadece 'isim hakkı gelirleri'nde yüzde 20'lik artış ve dövizin değer kazanmasından kaynaklanan UEFA gelirlerindeki artış kayda değer.TV ve iletişim gelirlerinde 1,5 milyon TLlik bir düşüş var. Ürün satışlarının artması ile 'satış iadelerinde ve iskonto giderleri'nde de artış yaşanmış. 'Satış Gelirleri'nde toplam 31 milyon TL artış olurken, 'Satış Maliyeti'ndeki 45 milyon TLlik artış geçen yıl aynı dönem 4,7 milyon TL olan brüt zararı bu yıl ilk 6 ay için 19 milyon TLye çıkarmış.

'Satışların maliyeti' detaylandırılmamış ama en azından bölümlere göre bir ayrım yapılmış:


Yukarıdaki tablodan anlaşılacağı gibi, 'futbol faaliyetleri'nden gelen gelirler bu yıl geçen yıla göre 13 milyon TL artarken, giderler 31 milyon TL artmış durumda. Esas faaliyetlerdeki gider artışı dövizin değerlenmesi ile alakalı. 'Futbol faaliyetleri' toplamda 57 milyon TL zarara yol açmış. Geçen yıl bu rakam 'sadece' 18 milyon TLdi. Bu, kadro maliyetinin şirketin finansal gücünün üstünde olduğunun açık bir göstergesi.

Ürün satışlarının arttığından bahsetmiştik. Ürün satış gelirlerindeki 20 milyon TLlik artış, karın ne kadar artmasına neden olmuş? Geçen yıl 'mağazacılık' bölümünde 4,7 milyon TL kar yapan şirket bu yıl bu karı ancak 5 milyon TLye çıkarabilmiş. Yani 20 milyon TLlik gelir artışı sadece 300 bin TL kar olarak geri dönmüş durumda. Eğer 15 milyon TL artan 'stoklar'ın maliyeti de bu hesap içindeyse bu anlaşılabilir olur. Aksi halde gelir artışının hiçbir fayda getirmediğini söylememiz gerekir.


Bütün bölümlerin dahili ve bölümler arası düzeltmeler sonrası 'Faaliyet zararı'nın geçen yıl 11 milyon TLden bu yıl 53 milyon TLye çıktığını görüyoruz. Finansman ve vergi giderlerinden sonra dönem zararı 86,8 milyon TLye ulaşıyor. Artan gelirlere rağmen zararın (neredeyse gelir artışının iki katı oranında) artması GSRAY'a mali disiplin ve giderlerin düşürülmesi için önemli bir uyarı olmalı.


Bu zararların karşılanması için şirket yeni kaynak yaratmalı. Bu bağlamda ilk önce banka kredilerine bakalım. 30 Kasım 2012de defter değeri 135 milyon TL olan banka kredileri, 30 Kasım 2013de 252 milyon TL'ye ulaşmış durumda. Tabii banka kredilerinin çoğunun yabancı para olması ve Kasım 2012de 1,78TL olan doların Kasım 2013'de 2,02TLye çıkmasının bir etkisi var ama yukarıdaki tablodan kredilerin hem dolar bazında arttığını, hem de TL bazında yeni krediler alındığını görüyoruz. 30 Kasım 2012de 61 milyon dolar ve 11 milyon euro banka kredileri mevcutken, 30 Kasım 2013 itibariyle 98 milyon dolar, 9 milyon euro ve 28,5 milyon TLlik banka kredileri olduğunu görüyoruz. Bu kredilere karşılık verilen teminat, rehin ve ipotekler de rekor düzeyde:


Kasım 2012de banka kredilerine karşılık 403,7 milyon TL TRI (teminat, rehin ve ipotek) ve ayrıca 300 milyon hisse senedi rehin verilmişken, Kasım 2013de 648,7 milyon TL TRI ve 300 milyon hisse rehin durumda. 300 milyon hisse şirketin yaklaşık 21,50%si oluyor. Kulüp şirket için 432 milyon TL TRI sağlamış ayrıca şirketin 21,5% oranındaki hisseyi rehin vermiş durumda. Kulüp finansal açıdan zora düşerse ve TRI'lerin geri çekme zorunda kalırsa şirket de banka kredilerini kaybedecek ve daha da zor duruma düşecektir. Ayrıca kulüp tüzüğe (ya da ana sözleşmeye) aykırı olmasına rağmen rehin verdiği hisseleri kaybederse şirketteki payı 33,5% oranına düşebilir. 


Futbolcu transferlerinden kaynaklanan ve futbolculara (+teknik heyete) olan borçların özeti yukarıdaki tablodan okunabilir. Görüldüğü gibi transfer ve futbolcu ödemeleri kaynaklı borçlar toplam 119 milyon TL. Geçen yıl aynı dönem bu boırçlar 76,5 milyon TLdeydi. Bu borca daha gelecek senelerde futbolcular ve teknik heyete ödenecek ücretler dahil değıl.


Kamuya ise toplam 29 milyon TL borç görünüyor ancak raporda başka bir ilginç not var.


İncelemenin sonucu ile ilgili bilgi verilmediği veya herhangi bir karşılık ayrılmadığı için bu yeni gelişmenin ne kadar etki edebileceğini tahmin edemiyoruz. Gelecek raporlarda belki daha net bir bilgi bulunur.


Yukarıda zararın hangi borçların artışına neden olduğuna baktık. Borçlardan ayrı bir de 'gelecek ay ve yılların gelirlerinin bugün harcanılması' konusu var. Geleceğin gelirlerinin bugün tahsili şirketlere 'hizmet borcu' doğurur. Sportif şirketlerde bunun en çarpıcı (en anlaşılabilir) örneği kombine bilet satışları. Taraftar bir bedel karşılığı bir yıl boyunca takımın evinde oynayacağı bütün maçları izleme hakkını satın alıyor. Genelde kombine fiyatını da peşin ödüyor. Bu nakit girişi anında kayda geçerken, karşılığında şirket, 'hizmet borcu' yüklenmiş oluyor. Bu borç sene içinde maçlar oynanırken azalıyor ve sezon sonu (ya da biletin bitiş tarihinde) bitiyor. 'Hizmet borcu' tanımı altında anlatılmak istenen budur. Alınan avansın para çıkışı sağlanarak değil, hizmet olarak geri ödenmesi (örneğin yayın hakkı devri, forma reklamı taşıma veya stada giriş izni verme gibi)..

Yukarıdaki tabloda bilançoya bilet satışından 93 milyon TL nakit girişi sağlandığı anlaşılıyor. Bunun büyük  bir bölümü (72 milyon TL) VIP ve loca satışlarından elde edilen nakit. Ancak VIP ve localar 3 yıllığına satıldığı için bu gelirler gelecek dönemlerde aynı oranda olmayabilir. Net bir ifade için 72 milyon TL dışında daha fazla ödeme olup olmayacağını bilmemiz lazım. Çünkü 72 milyon TL şirketin şimdiye kadar tahsil ettiği taksitler olabilir, yani VIP ve loca satışlarından bütün taksitler tahsil edilmemişse bu rakam gelecek dönemlerde artacaktır.

Uzun süreli yayın haklarının satışı karşılığında alınan avanslar da birer 'hizmet borcu'dur. GSRAY'ın Doğan TV ile hazırlık, Şampiyonlar Ligi ön eleme ve UEFA'nın organize edeceği diğer maçları kapsayan naklen yayın anlaşması vardı ve şirket bu anlaşmayla 15 milyon dolar avans almıştı. Bu anlaşma şirket tarafından bitiş süresünden önce fesh edildiği için, hizmet olarak geri ödenmeyen pay (5,9 milyon dolar) geri iade edilmek zorunda. Bu ihtilaf Şampiyonlar Ligi yayın haklarında Doğan TV'nin Galatasaray aleyhine yaptığı düzenleme yüzünden mi yaşandı bilmiyorum ama, şirket ileriki dönemde Doğan TV'ye 12 milyon TL geri ödeyecek.

Üst düzey yöneticilere sağlanan faydaların karşılığı da (Kasım 2012) 1,1 milyon TLden (Kasım 2013) 1,9 milyon TLye çıkmış durumda.

Banka kredilerinin ve futbolcu bonservis/ücret ödemelerin hemen hemen tamamının döviz üzerinden hesaplanması kur artışından en fazla etkilenen sportif şirketin GSRAY olmasını sağladı. Esas faaliyetler ve finansal giderlerde kur farkından dolayı oluşan zarar toplam 29,2 milyon TL.


Yukarıdaki tabloda 30 Kasım 2013 tarihinde baz alınan kurun artmasının hangi sonuçlara yol açacağı belirtilmiş. Bugünkü kurun raporda kullanılan kur rakamlarından yaklaşık yüzde 15 daha değerli olduğunu düşünürsek, bunun bugüne kadar en az 53 milyon TL ayrıca maliyete yol açtığını görürüz. Şirketlerde bulunan 'Riskin erken saptanması komitesi'nin bu tür riskleri önceden görüp (ki Türkiye'de kur riski beklenmedik, bilinmedik bir risk değil), önlem alması gerekirdi. Önlem alınsaydı şirket 80 milyon TLnin üstünde zarardan kurtulmuş olacaktı (bu riske karşılık Kasımdan sonra da önlem alınmadığını düşünüyorum).

Toparlayacak olursak, şirket 2013-2014 sezonunun ilk 6 ayında 86,8 milyon TL zarar yapmış ve özsermayesini eksi 157,5 milyon TLye düşürmüş. Dövizin artışı ve giderlerin kontrolsüz bir biçimde artması şirkete büyük yük olmakla beraber, gelecek için tehlike oluşturmakta.


24 Ocak 2014 Cuma

Beşiktaş Sportif A.Ş. (BJKAS) finansal durumu - Kasım 2013

23 Ocak'ta Beşiktaş Sportif A.Ş. (BJKAS) finansal raporları açıklandı.


Satış gelirleri toplamda aynı düzeyde kalmış. 2 yıl önce neredeyse 40 milyon TL olan yayın geliri, geçen yıl 29 milyon TLye düşmüş . Bu yıl ise 30,7 miyon TL civarında. Bu yıl UEFA'dan hiç gelir yok (2012'de görünen gelir, Milli takımlarıyla Avrupa Şampiyonası'na katılan futbolcular için ödenen bedeldir). Ürün satış gelirleri 2 yıl önce 7,7 milyon TL iken geçen yıl 15,5 milyon TL, bu yıl ise 18,5 milyon TL'e yükselmiş. Beşiktaş bu yıl İnönü'den çıkıp Kasımpaşa ve Atatürk stadlarında oynadığı için hasılat ve stat içi reklam/sponsorluk gelirlerinde toplam 5 milyon TL düşüş yaşanmış. Bu sezon ilk 6 aylık dönemde toplam satış geliri 76,4 milyon TL.

Satış giderlerinde ise geçen yıl 59,5 milyon TLden 40 milyon TLye düşürülen ücret giderlerinin (futbolcu teknik heyet ücretleri) bu yıl tekrardan 62 milyon TL'ye çıktığı görülüyor. Buna karşılık bonservis giderlerinde geçen 2 yıla oranla daha tasarruflu davranılmış. Artan ürün satış gelirleri ile ürün satış giderleri de artmış. 'Diğer giderler'de 5,3 miyon TL kaydedilmiş ama neden kaynaklandığı belirli değil. Kaybedilen bir dava ile ilgili olabilir diye tahmin ediyorum.

Esas faaliyetlerden 13,3 milyon TL net gider oluşmuş. Bunun başlıca sebebi artan döviz kuru ve faiz giderleri (futbolculara olan borçların faizi, banka kredilerinin değil).

Dönem zararı 60 milyon TL. Geçen yıl aynı dönem 20.5 milyon TLlik zararın neredeyse 3 katına çıkmasının başlıca nedenleri 20 milyon TL artan sporcu ve teknik heyet ücretleri ve kur farkından oluşan zarar.



BJKAS ilk 6 aylık bölümde kur farkından dolayı 9,5 milyon TL zarar yapmış. 31 Mayıs'da ABD doları 1.86 TLden Euro ise 2,42TLden hesaplanırken 30 Kasım itibariyle ABD doları 2,02TL, Euro ise 2,74TL olarak kabul edilmiş. Bugün itibariyle ABD doları 2,32TL, Euro 3,18TL. Yani yaklaşık yüzde 15lik artış yaşanmış. Bu artışın BJKASe maliyeti yukarıdaki tabloya göre en az 25 milyon TL olacak. Bu hesaba futbolculara döviz olarak ödenecek ücretler ve onların yaratacağı etki dahil değil.


Yukarıdaki grafikte görüldüğü gibi banka kredileri biraz da olsa azalmış. Banka kredilerine karşılık verilen teminat, rehin ve ipoteklerin (TRI) toplamında da azalma farkediliyor:


'Temlik edilen kira geliri' derneğin kendisine ait olan bir kira gelirini (Fulya Plaza?) temlik edip şirketin kredi kullanmasını sağladığı anlamına geliyor. Geçen yıl yapılan sermaye artırımında kulübün payı bu tür temliklerle oluşan borç mahsup edilerek ödenmişti. 30 Kasım itibariyle şirketin kulübe yine 59 milyon TL borç yaptığını görüyoruz. Bu oluşan borcun yeni bir bedelli sermaye artırımında kullanılacağını öngörmek için falcı olmaya gerek yok, çünkü finansal raporlarda bu düşüncenin olduğu kabul ediliyor:


Zira özkaynakların durumu ve gidişatı da pek iç acıcı değil:


BJKAS'nin özkaynaklarını bedelli sermaye artırımı gibi kısa süreli iyileştirmelerle değil, sürekli koruma yollarını bulması ve bir an önce hayata geçirmesi gerek. Yapılacak yeni stadın bu bağlamda önemi çok büyük.

14 Ocak 2014 Salı

Şampiyonlar Ligi gelirleri (Ocak 2014 itibariyle)



Sanırım tabloyu fazla açıklamaya gerek yok.. İlk sıradaki rakamlar toplam rakamlardır. UEFA'dan ne kadar para çıktığını gösteriyor. 'Market pool' yani 'ülke yayın haklarından pay' sütunundaki rakamlar geçen yılın rakamlarına bakarak tahmin edilmiştir, gelecek sezon gerçek rakamlar açıklandığında biraz sapma olabilir. Gruplardan çıkan takımlar arasında en az kazanan Galatasaray olmuş. Gruplardan çıkamayan Marsilya, Napoli ve Juventus elenmelerine rağmen Galatasaray'ın elde ettiği gelirin 2 katı gelir elde edebilmişler. Bunun başlıca nedeni 'market pool' ödemeleri. İlginç bir konu da Türkiye için ayrılan 'market pool' payının geçen yıl yüzde 60 oranında azalması. Bunu başka bir yayında anlatacağım.

Trabzonspor oyuncularına sigorta yaptırmıyor mu?

Trabzonspor Sportif A.Ş. 6 aylık finansal raporları ile ilgili yazıda da bahsetmiştim ama ayrıca dile getirmekte yarar var. Raporda dikkat çeken bir bölüm var:



Normalde kulüpler (ve şirketler) sporcular için sigorta yaptırmak zorundalar. Uzun süreli sakatlıklar ve futbol hayatının aniden noktalanması gibi risklere karşı şirket kendisini garantiye almak ister. Sigorta kapsamında bir durum yaşandığında futbolcuya ödemeler sigorta tarafından üstlenilir. Gabric yaşadıgı trafik kazası yüzünden futbol hayatı noktalanmış (ya da Tspor bu düşüncede). Normalde sigorta devreye girmesi gerekirken yani Tspor için ayrıca maliyet oluşmayacakken Tspor oyuncu ile sözleşmesini fesh etmiş. Oyuncu da bunun haksız olduğunu belirtip 2,5 milyon Euro'luk tazminat talebiyle FİFA'ya başvurmuş. Bence bir oyuncu ile mevcut sözleşme karşılıklı anlaşmadan 'sen sakatlandın' ya da 'futbol hayatın bitti benim işime yaramazsın' diyerekten fesh edilemeyeceğinden Tspor FİFA tarafından bu parayı faiziyle ödemeye mecbur bırakılacaktır. Bu örnek 'acaba Tspor oyuncularına sigorta yaptırmıyor mu?' diye düşündürüyor. Sportif şirketlerin yönetim kurulları hem kur riskine, hem de varlıkların değer kaybına karşı (futbolcuların değer kaybı, oynayamayacak olmaları da bu kapsama giriyor) önlem almalı.

Trabzonspor Onur Kıvrak'a ne kadar ücret ödeyecek? Kap bildirimi eksik mi yayınlandı?

Trabzonspor Sportif A.Ş. 6 Aralık 2013'de KAP'a yaptığı bildirim ile Onur Kıvrak'ın sözleşmesini uzattığını ve oyuncuya her sezon için 2,5 milyon euro garanti ve 15.000 euro maçbaşı ücreti ödeyeceğini açıklamıştı (bu sezon 2,yarı için 1,25 milyon euro).


Ancak geçen hafta yayınlanan Trabzonspor Sportif A.Ş. 2013-2014 6 aylık dönem finansal raporlarına göre Onur Kıvrak ile ilgili KAP'a yapılan bildirim eksik;


Yukarıdaki alıntıdan oyuncuya 'özel prim' adı altında 1.125.000 Euro imza parası ödeneceği anlaşılıyor. Daha önce benzer bir durum Galatasaray Sportif A.Ş.'nin Bruma transferinde yaşanmıştı. Medyada transferin bütün detayları ortaya çıkınca şirket yeni bir bildirim yayınlayarak bütün detayları açıklamıştı. KAP bildirimlerini denetlemekle sorumlu SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) bu tür eksik açıklamalara tolerans göstermemeli ve yatırımcıların (ve taraftarların) doğru bilgilendirilmesini sağlamalı. Prim, imza parası, bonus, hatta menajer ücreti, adı ne olursa olsun transfer maliyeti bütün açıklığı ile ortaya koyulmalı.

13 Ocak 2014 Pazartesi

Galatasaray'ın Trabzonspor'a Burak ve Engin transferlerinden borcu kaldı mı?

Son günlerde medyada, Trabzonspor'un (TS Sportif A.Ş.) Galatasaray'dan (GS Sportif A.Ş.) Yekta Kurtuluş'u transfer etmek istediği, bunu da Burak Yılmaz ve Engin Baytar transferlerinden kalan alacaklarına karşılık yapmak istediği yer alıyor. Peki gerçekten Galatasaray'ın bu transferlerden bir borcu kaldı mı? Kaldıysa ne kadar?

Medya bu eklemeyi muhtemelen Trabzonspor yöneticilerinden aldıkları bilgilere göre yapıyorlar. Trabzonspor'lu yöneticilerin işaret ettiği konu son mali raporlarda da yer aldı ve son kongrede de dile getirildi (ve yine medyada 'Trabzonspor Galatasaray''ı icraya verdi' şeklinde yer aldı):


Alıntılardan (yukarıdaki alıntı TSPOR 6 aylık finansal raporlarından) anlaşılacağı gibi konu eksik kalan bir transfer taksidi vs. değil (ki zaten Burak Yılmaz peşin bedelle transfer edilmek zorunda kalındı), transfer bedelleri üzerinden TSPOR'un KDV alacağı olup olmadığı ile ilgili (aşağıdaki alıntı ise GSRAY 3 aylık finansal raporlarından).


İki şirket de otoriterlerden aldıkları görüşler doğrultusunda kendilerini haklı görüyorlar. 'Otoritelerin görüşlerini' bir kenara bırakıp konuyla ilgili olan 'Katma değer vergisi genel tebliği Seri No:55'a kendimiz bakarsak,


futbolcu transferlerinin 'ticari nitelik' olarak değil, 'zorunlu faaliyet' olarak kabul edildiğini ve böylece elde edilen bonservis bedellerinin KDV kapsamında sayılmadığını görüyoruz.

Bu yüzden GSRAY tarafının TSPOR talebini olumlu karşılayıp 'borcu kabul ediyoruz, bu borca karşılık şu oyuncuyu verelim' gibi bir pazarlığa taraf olabileceklerini düşünmüyorum.

Trabzonspor Sportif A.Ş. (TSPOR) finansal durumu - Kasım 2013

Bir önceki yayınımızda Fenerbahçe Futbol A.Ş. (FENER)'nin 6 aylık mali raporlarını yorumlamıştık. Dilerseniz şimdi Trabzonspor Sportif A.Ş. (TSPOR)'nın raporlarındaki önemli noktaları bulmaya çalışalım.



Trabzonspor Spotif A.Ş. Fenerbahçe Futbol A.Ş.'nin aksine gelir ve gider kalemlerini detaylarıyla açıklamış. Bu bize gelirlerin nasıl geliştiğini daha net anlama şansı veriyor. Ayrıca bonservis gelir giderlerı Fener'de (şirketin borsa kodu) ayrı bir kalem olarak sunulurken, Tspor'da (şirketin borsa kodu) 'Esas faaliyetler' kalemi altında kaydedilmiş.

Satış gelirlerine baktığımızda, başarı/katılıma göre büyük fark yaratan Avrupa kupası gelirleri haricinde son 2 yıla göre pek bir değişiklik yok. Bütün gelirler rakip şirket Fener'e göre daha az. Diğer sportif şirketlerin raporları da açıklanınca aradaki farkları daha detaylıca karşılaştırabiliriz. Bence Tspor'da en dikkat çekici gelir kalemi 'stat hasılatı': 30 Kasım itibariyle sadece 3,5 miyon TL hasılat elde edilebilmiş. Bu Tspor'u rakiplerine göre çok geriye düşürebilecek bir durum.

Satış giderlerinde tek dikkat çekici unsur, futbolcu ve teknik heyet giderlerinin geçmiş yıllara göre 10 milyon TL artmış olması. Satış gelir ve giderleri mevcut halleri ile 14 milyon TL brüt zarara yol açmış durumda. Bu zarar easında Tspor şirketinde aynı kalıyor, sadece o yılki Avrupa performansına ve bu sayede kazanılan gelirlere göre bu zarar azalıyor, artıyor veya kara dönüşüyor. Tspor, satış gelir-gider dengesi için 6 aylık dönemde 30 milyon TL Avrupa kupası gelirine ihtiyaç duyuyor. Bu da şu an sadece Şampiyonlar Ligi katılımı ile mümkün. Diğer gelir gider kalemleri de eklenince Tspor'un 6 aylık dönem zararı 27,5 miyon TL'ye ulaşıyor.

Tspor için 'gelir ve giderler' paragrafını kapatmadan önce raporda dikkatimi çeken bir noktayı belirtmek istiyorum:


Alıntıdan anlaşılacağı gibi 'İl Özel İdare Müdürlüğü' şirkete 2 milyon TL bağışta bulunmuş. Kamuya ait bir kaynak özel bir şirkete neden ve nasıl bağış yoluyla aktarılır, bu işlem yasal olabilir mi bilmiyorum ama yasal ve etik açılarından sorunlu bir işlem değilse 'darısı diğer sportif şirketlerin başına' diyelim.


Yukarıdaki grafikten anlaşılacağı gibi Tspor diğer sportif şirketlerin aksine döviz değerlenmesinden kar sağlayabiliyor. Dövizin yüzde 10 değerlenmesi Tspor'a net yaklaşık 6,5 milyon TL kar sağlıyor. Bunun başlıca sebebi Tsporun banka kredilerinin döviz olarak değil TL olarak alınmış olması (95 milyon TL). Tabii muhtemelen kadrodaki oyunculara yabancı para üzerinden ödeneecek ücretler yukarıdaki tabloda dikkate alınmamıştır ama her halukarda TL üzerinden sağlanan banka kredisi kur riskini minimuma indirmiş durumda. Bu gelecek dönemlerin raporlarında Tspor'a diğer sportif şirketlere göre avantaj sağlayacaktır.

Tspor'un 30 Mayıs 2013 itibariyle kamuya 59 milyon TL borcu vardı (19 milyon TL yapılandırılan vergi borcu + 40 milyon 'ödenecek vergi ve fonlar': stopaj, KDV, damga vergileri ve gecikme faizleri). 30 Kasım 2013 tarihine kadar olan raporda 'Diğer borçlar' ve 'Çalışanlara sağlanan faydalar' kalemleri detaylarıyla açıklanmadığı için bu yükümlülük ne kadar değişti kesin bir bilgiye ulaşamıyoruz ama rakamlar bu kalemlerde toplamda arttığına göre bu borcun en azından aynı düzeyde kaldığını varsayabiliriz.

İlişkili taraflardan alacaklarda ise ilginç gelişmeler olmuş. Fener'de olduğu gibi Tspor, Trabzonspor Kulübü'nün sahibi olduğu TS Futbol A.Ş.'ye finansman sağlamış ve böylece bu şirket (yani dolaylı olarak kulüp) Tspor'a borçlu olmuştu. Bu borç 30 Kasım 2012'de 129 milyon TL iken 31 Mayıs 2013 tarihinde 92 milyon TLye düşürülmüştü. 6 aylık raporda bu borcun 30 Kasım 2013 itibariyle 73,5 milyon TLye indiğini görüyoruz:


Malı roporu denetleyen sorumlu, bu borcun geri alınabilineceğine ikna olmamış olacak ki, mali rapor için bu nedeni öne sürerek şartlı görüş belirtmiş. 31 Mayıstan itibaren borç, hisse satışı ve kulübe yapılan 9,5 milyon TLlik bağış sayesinde düşürülebilmiş. Bu bağışın nereden sağlandığı açıklanmamış. Bu kadar büyük bir meblağ özel bir kişiden temin edilmiş olsa mutlaka medyada yer alırdı diye düşünüyorum. Yine 'darısı diğer kulüplerin başına' diyelim, ama kulübün elinde satabileceği hisse kalmadığından ve her zaman 9,5 milyon TL bağış yapacak kişi/kurumlar bulması zor olacağından, bu borcun nasıl geri ödeneceği meçhul. Yakında SPK ve BİST Fener'de olduğu gibi bu borcun kapanması için baskı yapmaya başlayacaktır.

Raporda dikkatimi çeken son nokta şu bölüm oldu:


Normalde kulüpler (ve şirketler) sporcular için sigorta yaptırmak zorundalar. Uzun süreli sakatlıklar ve futbol hayatının aniden noktalanması gibi risklere karşı şirket kendisini garantiye almak ister. Sigorta kapsamında bir durum yaşandığında futbolcuya ödemeler sigorta tarafından üstlenilir. Gabric yaşadıgı trafik kazası yüzünden futbol hayatı noktalanmış (ya da Tspor bu düşüncede). Normalde sigorta devreye girmesi gerekirken yani Tspor için ayrıca maliyet oluşmayacakken Tspor oyuncu ile sözleşmesini fesh etmiş. Oyuncu da bunun haksız olduğunu belirtip 2,5 milyon Euro'luk tazminat talebiyle FİFA'ya başvurmuş. Bence bir oyuncu ile mevcut sözleşme karşılıklı anlaşmadan 'sen sakatlandın' ya da 'futbol hayatın bitti benim işime yaramazsın' diyerekten fesh edilemeyeceğinden Tspor FİFA tarafından bu parayı faiziyle ödemeye mecbur bırakılacaktır. Bu örnek 'acaba Tspor oyuncularına sigorta yaptırmıyor mu?' diye düşündürüyor. Sportif şirketlerin yönetim kurulları hem kur riskine, hem de varlıkların değer kaybına karşı (futbolcuların değer kaybı, oynayamayacak olmaları da bu kapsama giriyor) önlem almalı.

10 Ocak 2014 Cuma

Fenerbahçe Futbol A.Ş. (FENER) finansal durumu - Kasım 2013

Fenerbahçe Futbol A.Ş. (FENER) 9 Ocak'ta 6 aylık mali raporlarını yayınladı. Dilerseniz bu raporlara bir göz atalım ve önemli noktaları çıkarmaya çalışalım.




Yukarıdaki tabloda 2011-2012, 2012-2013 ve 2013-2014 sezonlarının ilk 6 aylık gelir ve gider tablolarını görüyorsunuz. Brüt zarar geçen 2 yıl aynı dönemlerde 500 bin ve 1,5 milyon TL civarındayken bu yıl 28 milyon TLye çıkmış.

Brüt kar/zarar bilet, yayın, reklam, sponsorluk, (Süper lig, Türkiye kupası ve Avrupa kuparlarından gelecek) prim gibi gelirlerin, futbolcu, teknik heyet, menajer, vergi, bonservis, kamp  ücretleri ve amortisman giderleri ile karşılaştırılması ile elde ediliyor.

Amortisman giderleri nedir? Futbolcu transfer edildiğinde ödenen bonservis bilançoda 'Maddi olmayan duran varlıklar' altında kaydediliyor. Sonraki yıllarda kaydedilen miktar sözleşme sürelerine göre eritiliyor. Mesela 'Ahmet' isimli oyuncuyu 3 milyon TL bonservis ile transfer ettiniz. Bu transfer 'Maddi olmayan duran varlıklar' kalemini 3 milyon TL artırır. Sözleşme süresinin 3 yıl olduğunu varsayarsak, her sezon sonunda 'Maddi olmayan duran varlıklar' 1 milyon TL azalır ve 'amortisman giderleri' 1 milyon TL artar. Bunun amacı kadronuzun (veya işyerinizdeki ekipmanın kalitesini) aynı düzeyde tutmak. Sözleşme sonunda yeni kaynak yaratmak zorunda kalmadan yeni oyuncu için kullanabileceğiniz 3 milyon TL olacak. Yani bu amortisman yöntemi ile bir nevi 'para biriktirmiş', kaynak yaratmış oluyorsunuz.

Ne yazık ki önceki yıllara nazaran bu yıl gelir ve giderler ayrıntılı bir şekilde açıklanmamış, bu yüzden gelir kalemlerini birbirleri ile karşılaştıramıyoruz. Ancak toplamda gelirlerin 15 milyon TL azaldığı, giderlerin ise 12,5 milyon TL arttığı görülüyor. Brüt zarar 28 milyon TL civarında,

'Pazarlama, Satış ve dağıtım giderleri' 2 yıl önce 1,3 milyon TL, geçen yıl 'sadece' 160 bin TL, bu yıl ise tekrar artarak 1,2 milyon TL olmuş. 2011 ile 2012 arasındaki farkın nedeni 2011'de 1,2 milyon TLlik danışmanlık giderinin 2012'de olmaması. 2013'de toplam giderin tekrar 2011'deki seviyelere gelmiş olması muhtemelen tekrar bir danışmanlık hizmeti için 1 milyon TLnin üzeinde bir ücret ödendiğini gösteriyor.

'Genel yönetim giderleri'ndeki 3,3 milyon TLlik artışın nedenini ayrıntılı göstergeler yayınlanmadığı için bilemiyoruz. 'Esas faaliyetlerdeki giderler'deki kambiyo zararı büyük oranda dövizdeki kur artışıyla oluşan zararla alakalı.


Gelirlerde toplamda azalma olduğundan bahsetmiştik. Gelir kalemleri ayrıntılarıyla yayınlanmadığı için gelir kalemlerini teker teker karşılaştıramıyoruz. Gelirlerde 'sürekli' olmayan, bonservis, Avrupa kupalarından gelecek gelirler gibi her sezon değişken olabilecek gelirleri çıkarıp 'sürekli' kabul edilebilecek gelirlere bakalım. Bu açıdan bakarsak gelirlerde azalma olmadığını, giderlerin gelir düzeyine, daha doğrusu bu sezon olmayacak Avrupa kupası gelirleri ve daha az olacak bonservis gelirlerine, göre ayarlanmadığı için 52 milyon TL zarar yapıldığı görülecektir. Giderlerin ani ve beklenmedik gelişmelere karşı anında revize edilemeyeceği kabul edilebilir ama Avrupa kupasına katılamama cezası beklenmedik bir ceza değildi ve giderlerin düşürülmesi bir yana, daha da arttığını görüyoruz.




Zararı artıran başka bir etken de döviz kurunda yaşanan kur artışı olmuş. Rapor Euro=2,42 TL kabul edilerek hazırlanmış. Bugün ise Euro= 2,95 TL civarında. Yani bir sonraki raporda kambiyo (kur) zararı daha yüksek olacaktır. Yukarıda rapordan kur riski ile ilgili bölümden bir alıntı var. Doların % 10luk artışı şirkete 24,7 milyon TL ek maliyet getirdiğinden bahsediyor. Bu hesaba (yukarıdaki yazıdan öyle anlıyorum) futbolcular için yabancı para olarak ödenecek bonservis ücretleri dahil değil. Buradan da 9 milyon TL ek zarar çıkacağını hesaplarsak % 10luk kur artışının şirkete zararı yaklaşık 34 milyon TL olacaktır. Güncel kur ile raporda kullanılan kur arasındaki fark % 20. Bu durum giderlerinin çoğu döviz ödemeli olmasına rağmen kur riskine önlem almayan diğer sportif şirketler için de geçerli. Halbuki önlem alınsaydı şirketler bu gereksiz kur zararını yapmak zorunda kalmayacaklardı, en azından zarar hafifletilmiş olacaktı.




Yukarıdaki tablodan üst düzey yöneticilere sağlanan faydaların geçen yıl 90 bin TLden bu yıl 500 bin TLye çıktığı anlaşılıyor.

Bu zarar elbette yükümlülükler kısmına da etki ediyor. 'Finansal yükümlülükler''de banka kredilerinin Kasım 2012'ye göre 110 milyon TL arttığı ve Kasım 2013 itibariyle 167,5 milyon TLye ulaştığı görülüyor. Aynı dönemde kulübün şirkete olan borcu 119 milyon TLden 207 milyon TLye  yaklaşık 90 milyon TL arttığı için yeni alınan banka kredilerin büyük oranda kulübün finansmanı için kullanıldığını söyleyebiliriz. Kulübün borcu TL üzerinden takip edildiği için ve banka kredileri dolar olarak alındığı için bu finansmanın kur riskini tamamen şirket üstlenmiş durumda. Kulüp bu borcu Fenerium devri ile kapatmak istiyor. Borsa İstanbul yönetim kurulu daha önce şirkete bu borcun 30 Kasım mali raporlarında kapatılıp kapatılmayacağını takip edeceğini bildirmiş, SPK ise Fenerbahçe Futbol A.Ş. yönetim kurulundan bu konu ile ilgili savunma istemişti. Benim bu konu ile ilgili yorumum 'Fenerium'un gelirleri kime ait ve değeri ne kadar?' başlıklı kayıtta mevcut. Raporda bu konu ile ilgili bir bölüm yer almış.



Banka kredilerine karşılık şirket toplam 84,6 milyon TL değerinde temlik göstermiş durumda. Eğer kulüp şirket lehine temlik, rehin veya ipotek almamışsa (bu raporda belirtilmemiş) şirketin diğer sportif şirketlere göre RTİ (rehin, temlik ve ipotek) oranı çok düşük.

7 Ocak 2014 Salı

Fenerium'un gelirleri kime ait ve piyasa degeri ne kadar?

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün (FBSK) halka açık olan Fenerbahçe Futbol AŞ'ye 31 Ağustos 2013 itibariyle 205 milyon TL borcu vardı. SPK (Sermaye Piyasası Kurumu, piyasaları denetleyen kurum), 17 Ekim 2012 tarihinden itibaren şirkete 2008/13 sayılı haftalık bültende yer alan 9/412 sayılı karara uyulması yönünde uyarılarda bulunmuş, en son 31 Mayıs 2013'e kadar süre tanımıştı.  (karar metninden alıntı: 'İlişkili Taraflara kullandırılacak fonların toplam tutarı, bir önceki hesap dönemi karından söz konusu İlişkili Tarafların tamamına dağıtılmasına karar verilen kar payının % 50 fazlasını aşamaz')

FBSK bu borcu kapatmak için "stadın inşaatını" şirkete fatura etmeyi denedi. Yani başka bir deyişle Şükrü Saraçoğlu stadının inşaatının  değerini tespit edecek, bunu şirkete ödettirecekti. Bu işlem sonrasında da stad şirketin varlıkları arasında görünecekti. Peki bunun şirkete ne gibi bir getirisi olacaktı?

-> Hiç.

SPK da bu nedenle işleme onay vermedi ve 08 Ekim 2013 tarihindeki 2013/33 sayılı haftalık bültende bu işlem ile ilgili şu tespitlerde bulundu:

1- Şükrü Saraçoğlu stadı GSGM tarafından 22.07.1998 tarihinde 49 yıllık bir süre için FBSK lehine intifa hakkı tesis edilerek devredilmiş. Bu hak devredilemez niteliktedir.
2- Halihazırda hasılat şirkete ait olduğu için, stadyumun şirketin aktifleri arasına geçmesinin şirkete herhangi bir yarar getirebileceği belirsizdir.
3- Kulübün borcunu stad inşaatını şirkete fatura ederek kapatmaya calışması "Şüpheli ilişkili taraf işlemi" niteliğindedir.

SPK bu tespitlerde bulunduktan sonra, en son verdiği 31 Mayıs tarihine kadar kulübün borcu kapanmadığı için şirketten ve şirketin yönetim kurulundan bu konu ile ilgili savunmalarını talep etti.

Borsa Istanbul yönetim kurulu ise şirkete 26 Eylül 2013de bir yazı göndererek "kulübün şirkete olan borcunun 30 Kasım 2013 tarihli finansal tablolara yansıyacak şekilde tahsil edilip edilmediğinin takip edileceğini" bildirdi.

SPK ve BIST yönetim kurullarının son kararlarından anlaşılacağı gibi bu borcun bir an önce kapanması gerekiyordu. Bunun üzerine yönetim kurulu 25 Ekim 2013'de kulübun, bu borcu Fenerbahce Spor Ürünleri A.Ş.'nin (Fenerium) bir bölümünü veya tamamını Futbol A.Ş.'ye devrederek kapatacağını açıkladı.

Fenerbahce Spor Ürünleri (Fenerium) yüzde 100 oranında FBSK'ya ait bir şirket. Gelirlerini Fenerbahçe lisanslı ürünlerini satarak elde ediyor. Peki lisanslı ürün satma hakkını kimden nasıl aldı?

Beşiktaş JK, Galatasaray SK ve Fenerbahçe SK lisanslı ürün satış haklarını 2000'lı yılların başında halka arz ettikleri şirketlere devrettiler. Beşiktaş ve Galatasaray'ın sportif şirketleri 2002'de, Fenerbahçe'nin şirketi ise 2004'de halka açıldı. Türkiye'de spor kulüpleri ve sadece spor faaliyetleri ile ilgilenen anonim şirketleri kurumlar vergisinden muaf durumda. Ürün satışları bu muafiyet kapsamında değil. Bu yüzden sportif şirketler halka arzlarından sonra ürün satış hakkını düzenleyen alt lisans haklarını kendi iştirakları (yani kendilerinin sahibi oldukları) şirketlere kiraladılar. Beşiktaş Futbol A.Ş., alt lisans hakkını BJK Sportif Ürünler A.Ş.'ye, Galatasaray Sportif A.Ş. ise GS Mağazacılık A.Ş.'ye devretti ve böylece sportif şirketler kurumlar vergisinden muaf kalmaya devam edebildiler. Fenerbahçe Futbol A.Ş. ise, diğer kulüpler gibi şirkete ait olacak yeni bir şirket kurup bu hakkı ona devretmek yerine, kulübe ait olan FB Spor Ürünleri'ne (Fenerium'a) devretmeyi seçti. Yani resmi ürün satış hakkı halka açık olan şirkete aitken, kulübe süresiz kiralanmış oldu.



Fenerbahçe resmi ürünlerini satan Fenerium haliyle zamanla değerlendi ve her yıl belirli oranda kar elde etti. 



 (@sporekonomi'den alıntıdır)

2007'de 100.yıl özeli nedeniyle 4 milyon TLye ulaşan kar hariç, şirketin ortalama 2-3 milyon TL arası kar elde ettiği görülüyor. 2012 yılında kar aniden 14 milyon TLye zıplıyor. Bunun Fenerium'u şirkete devretme düşüncesi ile birlikte aynı döneme denk gelmesi belki bir tesadüfdür belki değildir. Bunu araştırmak esasında SPKnın görevi. 2012'de aniden, hiç bir sebep olmadan yaşanan kar patlaması bana pek inandırıcı gelmiyor. Yıllardır Fenerium'un halka arzı konuşuluyor ama bunun için resmi bir adım atılmıyordu. Bunun nedeni yönetimin istenen geliri elde edemeyeceğini düşünmesi olabilir.

Fenerium'un Futbol A.Ş.'ye devri, 'bir taşla iki kuş vurmak' diye adlandırılabilinir. Çünkü kulüp halka arz yapmadan hayal ettiği gelire sahip olacak (şirkete 200 milyon TLden fazla olan borcunu kapatacak), ve en önemlisi esasında şirkete ait olan alt lisans hakkı, kimse uyanmadan en baştan beri olması gerektiği gibi Futbol A.Ş.'ye ait olan bir şirketin himayesine geçmiş olacak.

Fenerbahçe'nin resmi lisanslı ürünlerini satamayan, satması yasak olan bir Fenerium düşünün. Şirket bu hakkı en başta yapması gerektiği gibi kendi kurduğu bir şirkete devretmiş olsun ve şirketin adını 'FB Store' koysun. Fenerium'da Fenerbahçe marka, logo, arma, isim vs. kullanılması yasak, FB Store'da serbest. Sizce Fenerium'un o yıl cirosu ne kadar olur? Peki karı? Ya da zararı? Bazı Fenerbahçeli arkadaşlar "ee Migros da Metro da sattığı markaları değiştiriyor gelirleri azalmıyor" diyorlar ama Fenerium'daki durum değişik. Migros veya Metro alternatif markalara geçebilirler ama Fenerium mağazalarının tek gelir kaynağı Fenerbahçe markası/isim hakkı. Yani Fenerbahçe olmadan Fenerium olabilir mi? Kasımpaşaspor'un ürünlerini satacak Fenerium şu anki müşterilerinin yüzde kaçını tutabilir? Ne kadar değeri kalır?

Hakkın kulübe ait bir şirkete kiralanmasını normal karşılayanlar da var. "TFF yayın hakkını Digitürk'e sattı, onlar da mı yolsuzluk yapıyor" diye soruyorlar. Şöyle anlatmaya çalışalım; TFF yayın hakkını 1 milyon TLye LigTV'ye satsa, LigTV bu hak sayesinde müşterilerine dekoder vs. satıp her yıl 10 milyon TL kar yapsa, bunun yüzünden 10 yıl sonra (sözde) 300 milyon TL değere ulaşsa ve TFF LigTV'yi 300 milyon TLye satın almaya kalksa hep beraber "Ya kardeşim siz yayın hakkını neredeyse bedavaya, yılda 1 milyon TLye verdiniz.. Kanalı 300 milyon TLye satın alacağınıza bu hakkı 1 milyon TLye vermeyin, kendiniz kullanın, her yıl 10 milyon TLlik kara çok daha ucuza sahip olun" demez miyiz?
Ya da başka bir açıdan bakalım. Yayın hakkına süresiz sahip olan LigTV'nin değeri 300 milyon TL olsun. Diyelim ki yayın hakkını aniden kaybetti. Hala değeri 300 milyon TL midir? Decoder sahibi müşterilerinden kaçını tutabilir?? LigTVyi değerli kılan yayın hakkıdır. Aynı şekilde Feneriumu değerli kılan da lisanslı ürün satış hakkıdır. Bu hak da Fenerium'un satılmaya calışıldığı Futbol A.Ş.'ye aittir. Yani Futbol A.Ş.'ye kendi parası satılmaya calışılıyor. "Kulüp Fenerium'a yatırım yapmadı mı? Onlar ne olacak?" Tamam, onlar karşılansın. Ama bu yatırımların 300 milyon TL etmediğini, birçoğunun ürün satış hakkı sayesinde kazanılan kar ile finanse edildiğini sanırım herkes kabul edecektir.

SPK bu yapılmaya çalışılan usulsüzlüğü engellemeli. Alt lisans hakkının şirketin de adil bir şekilde karda ortak olacak şekilde kullanılmasını sağlamalı. Alt lisans sözleşmesinde yazıldığı gibi %85'lik bir gelir payına bence gerek yok. Şirket Fenerium'un karına %70 ortak edilirse (bedelsiz, alt lisans hakkına karşılık) %30 da kulüpte kalmaya devam ederse adil bir paylaşım olacaktır. Hatta kulüp için hala avantajlı bir paylaşım olur. Geçmiş yıllarda şirketin mahrum bırakıldığı kar payları da kulüp tarafından karşılanmalıdır. Eğer SPK, kulübün borcunun, yatırımcıya ait olması gereken bir hak sayesinde kazanılmış gelirler ile kapatılmasına göz yumar, bir anlam ifade etmeyecek çağrı şartı ile kabul ederse, alt lisans haklarını şirketin sahip olduğu şirketlere devreden BJK Futbol A.Ş. ve GS Sportif A.Ş., bu alt lisans hakkını geri çekip kulübün kuracağı bir şirkete devredebilirler. 5-10 yıl sonra da halka açık sportif şirketlerinin kulübe ait olacak bu şirketi satın almasını sağlarlar, sonra bir daha, sonra bir daha.. Bu işin sonu yok.

Yatırımcılara ait olan gelir hakkı cüzi bir kira ücreti karşılığında şirketten kaçırılıp, sonra bunun sayesinde değer kazanan şirket şişirilmiş değerlendirmelerle lisans sahibi şirketlere geri satılmasının önü açılırsa bu şirketlerden para aktarmak için kullanılacak, piyasalara güven büyük ölçüde zedelenecektir.

"Şişirilen değerlendirmeler" dedim, neden? Önceki yıllarda 2-3 milyon TL arasında seyreden karın bir anda 14 milyon TLye sıçradığından bahsetmiştik. Bir de değerlendirme raporuna bakalım. Orada gelecek yıllar için Fenerium'un ne kadar kar edeceği tahmin edilmiş..


2013 için 12,2 milyon, 2014 için 18,7 milyon, 2015 için 25 milyon, 2016 için 30,5 milyon, 2017 için ise 36,7 milyon TL kar. Dikkatinizi çekerim bu rakamlar ciro değil kar. Yani 2012'de 3 milyon TLden (olağanüstü gider yüzünden esasında 2011'de 6,5 milyon TL zarar var, ama biz onu yok sayıp 3 milyon TL kar diyelim) 14 milyon TLye sıçrayan karın, sonraki yıllarda hemen hemen her yıl yüzde 50 (!) artacağı öngörülmüş. Böyle dikkatli(!) öngörüler sonucunda 300 milyon TL piyasa değerine ulaşmak zor olmasa gerek.

Değerlendirmeyi yapan şirket BDO, 41 sayfalık raporda ilk 30 sayfa dünya ekonomisinden, Lehmann Brothers'dan, ülkemizin ne olacağından, sektördeki durumdan, ondan bundan uzun uzun bahsettikten sonra son 11 sayfaya şirket ile ilgili bilgi ve değerlendirmeleri sığdırmayı başarmış. Araya da "bu değerlendirme şirket yönetiminin sunduğu mali, idari ve ticari bilgiler ve şirket yönetiminin gelecek yıllar beklentilerine göre hazırlanmıştır, sorumluluk şirkete (Fenerium) aittir" diye bir not sıkıştırıp üstlerinden bütün sorumluluğu atmışlar. Değerlendirme raporunu Fenerbahçe yönetim kurulu hazırlayıp altına imza atsalardı pek birşey değişmezdi. Varsayılan bütün rakamları yönetim kurulu sunmuş ve değerlendirmeyi yapan şirket hiç bir sorgulamaya gerek duymadan bu verileri kabul etmiş?!? SPK'nın ''Kendiniz herhangi bir değerlendirme yapmayıp sadece 'hesap makinesi' görevi görüyorsanız BDO olarak neden altına imza atıyorsunuz?'' diye sorması gerekmez mi?

"Bu raporun saçmalıklarından biz sorumlu olmayız" anlamına gelen cümle onların sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Ciddi bir kurum bu bilgilerle yapılan değerlendirmenin altına imzasını atmamalı, mali verileri kendisi bağımsız olarak denetimden geçmiş şirket defterlerinden temin etmeli, gelecek için varsayımları da o ilk 30 sayfada uzun uzun anlattıkları bilgiler doğrultusunda yapmalı ve bir sonuca varmalıydı..

Tabii bir de raporda Vakko Tekstil ve Boyner Mağazacılık ile yapılmış bir karşılaştırma var. Bu şirketlerin satış (piyasa) bedelinin "Vakko" ve "Boyner" markalarının sahibine satılması durumunda ne olacağını yazsalardı daha karşılaştırılabilir olurdu. Bu bedeli belirlemek imkansız ise, piyasa değerinden marka değerini çıkarabilirlerdi. Yani Vakko Tekstil'in Vakko markasını kullanmadan ne kadar ciro yapabileceğini, Boyner Mağazacılığın Boyner markası olmadan ne kadar kar yapabileceğini varsayabilirlerdi. "Manchester United'in değeri 2 milyar dolar, Bayern Münih'in değeri 1,5 milyar dolar, o zaman benim değerim 1,75 milyar dolar" demek biraz kolaya kaçmak olmuş.

Şimdi Fenerbahçeli arkadaşlar bunları Fenerbahçe düşmanı olduğumuz için söylediğimizi düşünecekler, çünkü yönetimleri öyle algılamalarını istiyor. Ama Futbol A.Ş.=> Futbol şubesi demektir. Yani kulüp bu şirketin parasını gasp eder, ya da para kaçırırsa bu, futbol takımından para çalındığı anlamına gelir. Fenerbahçe futbol takımı neden 280 milyon TLden mahrum kalsın? Neden geçmiş yıllarda hakkı olan gelir payını alamasın? Bu parayla profesyonel futbol takımına ya da istenilirse amatör takımlarına, genç takımlarına, hatta yepyeni antreman tesislerine bile yatırım yapılabilinir. Ya da gelir getirici projeler üretilir, futbol takımına devamlı gelir getirecek kaynaklar yaratılır. Futbol A.Ş. yüzde 100 kulübe ait olsa sorun değil, en azından benim açımdan, diledikleri kadar para sol cepten sağ cebe para aktarabilirler, ama Futbol A.Ş. yüzde 20 oranında (şu an yüzde 33) halka açık bir şirket ve bu para yatırımcılardan kaçırılmış durumda. Kulüp borcunu ödemek için Futbol A.Ş. hisselerini satabilir, kendisine gerçekten ait olan bir varlığını şirkete devredebilir, bunun gibi daha bir çok imkanı var. Ama halka açık şirketin hakkını gasp edip, o hak ile kazanılan parayı yine yatırımcıya satmaya çalışması doğru değil. Pazarlama yeteneği yüksek kişiler için kullanılan "Annesini boyayıp babasına satar" sözündeki gibi bir hak"boyanıp" tekrar sahibine çok çok daha yüksek fiyata geri satılmaya calışılıyor. SPK ne diyecek merakla bekliyorum..



Not: Bu yazıdan sonra SPK 07.01.2014 tarihinde;

- Denet Bağımsız Denetim Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş.'den ilgi yazıdaki hususlar dikkate alınmak suretiyle yeniden bir değerleme raporu hazırlanmasının istenilmesine, ayrıca

- Satın alma tutarının şirket aktif toplamı içerisindeki önemi dikkate alınarak, Fenerium paylarının satın alınması işlemine ilişkin bir başka değerleme şirketinden de değerleme raporu hazırlanmasının istenilmesine karar verdi.

- Borsa İstanbul yönetim kurulu ise;

''Şirketin Fenerbahçe Spor Kulübü'nden (Kulüp) olan alacaklarının 30/11/2013 tarihli finansal tablo dönemi itibariyle tahsil edilmediği anlaşılmakla birlikte, Kulübün mülkiyetinde bulunan Fenerium paylarının söz konusu alacağa mahsup edilmek üzere devralınmasına yönelik işlemlerle ilgili sürecin devam ettiği dikkate alınarak, söz konusu işlemin gerçekleşmemesi durumunda konunun tekrar değerlendirilmesine karar verdi.''

- Fenerium satış işlemi Aralık 2013'de fiilen gerçekleşip bilançolara yansıdı. ( Son raporlara göre FENER'in finansal durumu ve Fenerium devri (Şubat 2014) )

- Resmi rakamlara göre mağazacılık bölümü (yani Fenerium) 2013-2014 sezonunda 6,5 milyon TL kar ederken, 2014-2015 sezonunda ise 3 milyon TL zarar etti. Yani BDO şirketinin 12,5->18,5->25 milyon TL diye her yıl neredeyse % 50 oranında artan kar beklentisi (tabii ki) gerçekleşmedi. Kar artışı bir yana bölüm karı ilk sezon yarı yarıya, ertesi sezon ise eksiye düşmüş.

- SPKnın 07.01.2014 tarhinde talep ettiği 2 yeni değerleme raporu vardı ya; FB Futbol AŞ en son 22 Nisan 2016 tarihli KAP bildirimi ile değerleme çalışmalarının (2,5 yıldır) devam ettiğini açıkladı. SPK bu durumdan rahatsız olmayacak ki herhangi bir uyarı veya yaptırım yapmadı.

6 Ocak 2014 Pazartesi

4 büyüklerin bonservis ve imza parası giderleri

Önceki yayınlarda futbolculara ödenen garanti ücret ve maçbaşı paralarını incelemiştik. Bu sefer dilerseniz bonservis ve oyunculara ödenen imza paralarına bakalım.

Galatasaray 2012/13 sezonuna başlarken geçen sezon yenilenen ve şampiyon olan kadrosunu daha da güçlendirmişti:



Bu sezona başlarken ise, zaten kadroda bulunan Melo ve Umut'un bonservislerini satın alıp Chedjou ve Bruma transferi ile bonservis maliyetini daha düşük tuttular:




Fenerbahçe'nin bonservis bütçesi aynı seviyelerdeydi:



Beşiktaş ise daha az bütçeyle eksikliklerini kapatmaya çalıştı:




Trabzonspor ise sadece Aykut Demir'e (kayda değer bir) bonservis parası ödediği için Tolga Zengin'in Beşiktaş'a transferi ile toplamda gelir elde etti:





Bu sezon ilk transfer döneminde yapılan transferlerin bonservis ve imza parası maliyetlerini karşılaştırırsak:



5 Ocak 2014 Pazar

4 Büyüklerin kadro maliyetlerinin karşılaştırması (1)



Daha önceki yayınlarda 4 büyüklerin kadro maliyetlerini ilk 11 ve yedek kadro kurarak göstermeye çalışmıştım. Bu yöntemle oyuncular arasında karşılaştırma yapılabilir. Yukarıdaki grafik ise takımlar bazında kadro maliyetlerini(€) karşılaştırmamızda yardımcı olacaktır.

Ücretler sezon başı beklentilerine göre (bütün sezon oynayacağı maç sayısı, döviz kuru vs.) hesaplandı. İmza ücretlerini bu hesaba dahil etmedim çünkü imza parası da bir nevi bonservis oluyor. Bonservis konusunu bir sonraki kayıtta ele almayı düşünüyorum.

Ilk 11'lerin ve yedek kadroların maliyetlerini de aşağıdaki grafiklerden inceleyebilirsiniz (değerler EURO üzerindendir).






Not: İlk 11 ve yedek kadro maliyetlerin toplamı yukarıdaki 'kadro maliyeti' rakamına ulaşamayabilir. Bunun nedeni kadro dışı bırakılmış veya bu iki kadroya girememiş oyuncular (örnek olarak Trabzonspor'dan Volkan Şen, Beşiktaş'tan İ.Toraman) ve teknık heyetin ücretleri.