28 Haziran 2014 Cumartesi

GSRAY Nike ile uzun süreli bir sponsorluk anlaşması imzaladı - Tacirler ile olan sponsorluk anlaşması iptal edildi

Galatasaray Sportif A.Ş. 26 Haziran tarihli bildiriminde sponsorluk konusundaki iki gelişmeyi birden bildirdi;


Alttaki bildirimde Tacirler Menkul Kıymetler A.Ş. ile imzalanan reklam ve sponsorluk sözleşmesinin iptal edildiği açıklanmış. Tacirler'le yapılan anlaşmaya göre 2013-2014 sezonunun 2.yarısı için 350 bin TL, sonraki 4 sezon için de her sezon 3,2 milyon TL ödeneceği açıklanmıştı. Tacirler şirketi anlaşmayı sözleşmede bulunan bir haktan dolayı iptal etmişse, yapılan eski sözleşmenin bu planla hazırlandığı düşünebilinir. Çünkü ilk 6 ay için ödeme düşük tutulurken gelecek sezonlar için vaad edilen miktar bir hayli yüksek. Bir sezon için sponsorluk bedeli 3,2 milyon TL ise, bu tutar 6 ay için en azından 1,5 milyon TL civarında olmalıydı. Sponsorlukların ilk aylar ve yıllarda daha değerli olduğu (isim tanıtma) hesap edilirse istenilen rakam daha yüksek olabilirdi. Ama Tacirler şirketi ilk 6 ay için 'sadece' 350 bin TL ödeyerek ve gelecek yıllardaki ödemeleri yüksek tutarak Galatasaray yönetimini yanıltmış olabilir. Bu tabii ki sadece bir tahmin. Fakat Tacirler şirketi 6 ay sonra gelen sözleşme iptalini en baştan beri planlamış ise, Galatasaray yönetimi toplamda yüksek gelir getirecek bir sponsorluk anlaşması imzaladıklarını düşünerek dikkatsiz davranmış olabilir. Tabii ben de gelişmeleri yanlış yorumluyor olabilirim.. Karar size kalmış.

Diğer bildirimdeki haber ise Nike ile olan mevcut sözleşmenin alışılmamış şekilde uzun süreli bir anlaşmaya çevirilmiş olması. Daha önceki anlaşma 2011-2012 sezonundan itibaren 5 sezonu kapsıyordu ve 23,1 milyon euro değerindeydi. Yani yıllık getirisi 4,62 milyon euroydu. Şimdi ise Nike ile olan sözleşme 70,75 milyon euro karşılığında 2023-2024 sezon sonuna kadar uzatılmış. Eski sözleşmenin sona ermesine 2 sezon kaldığı hesap edilirse (4,62*2), bugünden itibaren 2023-2024 sezon sonuna kadar (9,24 milyon euro artı 70,75 milyon euro) toplamda yaklaşık 80 milyon euroya anlaşılmış oluyor. Bu süre 10 sezona denk geliyor, buna göre bu anlaşmanın yıllık getirisi (ortalama) 8 milyon euro olmuş oluyor.

Toplamda 13 yıl aynı sponsorla çalışmak, ki bu sponsor uluslararası düzeyde önemli bir markaysa, şirket prestiji açısından çok olumlu bir gelişme. Özellikle basketbol ve voleybolda şahit olduğumuz, her yıl yeni bir ana sponsor ile yarışa başlamak Galatasaray'ın marka kalitesine yakışan bir durum değil. Bildirimde bu paranın belirli bir bölümünün avans olarak alınacağı belirtilmiş. Eğer bu avans mevcut kredi, borç ve dolasıyla faiz yükünden kurtulmak, UEFA'yla üzerinde mutabık kalınan anlaşmaya uyum sağlamak için kullanılacaksa iyi bir finansman modeli olur. Ancak avans, günü kurtarmak adına transfer, giderlerde belirki bir oranda kesinti yapılmadan nakit akışının finansmanını sağlamak için kullanılırsa UEFA kriterlerine 2 sezon içinde uyum sağlamak bir hayli zorlaşacak, belki imkansız hale gelecektir. Bu durumda mevcut yönetim hem geleceğin gelirlerini bugünden harcamış, hem de bir sonraki yönetime FFP kriterlerine uyum sağlanamayacağı için Avrupadan men cezası bırakmış olur. Bu yüzden yönetimin bu ve gelecek sponsorluk gelirlerini sorumlu bir şekilde kullanması gerekiyor.

FENER artık bağış ve yardım yapabilecek,..... ama neden?

Fenerbahçe Futbol A.Ş. (FENER) 26 Haziran tarihli KAP bildiriminde bağış, yardım ve ortak olmayan kişilere kardan pay verebilmek için Şirket Esas Sözleşmesini değiştireceğini açıkladı:
'Sermaye Piyasası Kanunu'nun 19'ncu maddesi hükmü ve ikincil düzenlemeler çerçevesinde (...) Şirket'in sermaye piyasası mevzuatında öngörülen esaslar çerçevesinde bağışta bulunabilmesine imkan sağlanması amacıyla Şirket esas sözleşmesinin 3. Maddesinin ekteki şekilde değiştirilmesine (...) karar verilmiştir.'
SPKn'nun 19. maddesi ne diyor?


Yani bildirimde de özetlendiği gibi halka açık bir şirketin bağış yapabilmesi veya hissedar olmayan 3.kişilere kardan pay dağıtabilmesi için esas sözleşmede yönetim kurulunu bu tür bir yaptırıma yetkilendiren bir madde olması lazım. Yapılabilecek bağışın üst sınırı ise şirket genel kurulunca belirleniyor. Sportif şirketlerde kulüpler hisselerin en azından %51'ine sahip oldukları için genel kurullarda oyçokluğuna sahipler, böylece bu sınırı istedikleri gibi belirleyebilirler. Kısacası bu esas sözleşme değişikliğinden sonra genel kurulda Fenerbahçe kulübünün oylarıyla bağış üst sınırı (örnek) 20 milyon TL olarak belirlenir ve şirket yönetim kurulu (kulüp yönetim kurulu aynı zamanda şirket yönetimini üstlenmiş durumda) kulübe 20 milyon TL bağış yapmayı kararlaştırırsa bu, bu düzenlemeyle yasal hale gelmiş olacak ve 'küçük yatırımcılar' bunu engelleyemeyecekler.

Peki bu yasal düzenleme olmasaydı ne olurdu? SPKn 21. maddesine bakalım;


'Örtülü kazanç aktarımı yasağı' basit şekilde anlatmak gerekirse, bir şirketin malvarlığını ilişkide oldukları gerçek ve tüzel kişilere (FENER örneğinde hissedarlar, bağlı şirketler ve kulüp) aktarılmasını engelliyor. Bu durum tespit edilirse aktarılan kazançın faiziyle geri iadesi isteniyor ve sorumlular hakkında SPKn 110.maddesine göre işlem başlatılıyor.


Bu maddeye göre bu suçun cezası en az 3 yıl olarak belirlenmiş fakat aktarılan kazancın 2 katı kadar bir tutar soruşturma öncesinde Hazineye ödenirse ceza verilmiyor, soruşturma sırasında ödenirse ceza %50 indiriliyor, kovuşturma sırasında ödeme yapılırsa ceza üçte bir oranında düşürülüyor.

Yazının başında bahsettiğimiz düzenleme 'Örtülü kazanç aktarımı yasağı'na karşı bir kalkan olabilir, çünkü 21.maddede suç tanımlanırken '(...) esas sözleşmeleri ve iç tüzükleri çerçevesinde (...) beklenen faaliyeti yapmamaları (...) örtülü kazanç aktarımı sayılır' denilmiş. Ancak yukarıdaki örnekte (20 milyon TLlik bağış) değiştirilen Şirket Esas Sözleşmesine uyulmuş olunacak. Bu da işlemin 21. maddedeki tanıma uymamasını sağlayabilir. SPK'nın bu düzenleme karşısındaki tutumunu izlemek gerek ama SPK'nın diğer 'şüpheli' işlemlerde ( Fenerium'un gelirleri kime ait ve piyasa degeri ne kadar? ) sessiz kalması bu ve transfer bildirimlerine getirilen alt sınır için herhangi bir düzeltme yapma olasılığını azaltıyor.

FENER belirli bir maliyetin altında kalan transferleri artık KAPa bildirmeyecek

Bilindiği gibi futbol şirketleri yaptıkları transferlerin maliyetini kamuoyu ile paylaşmak zorunda. Böylece taraftarlar ve yatırımcılar yönetimlerin stratejilerini ve oluşan maliyetleri daha güvenilir bir şekilde takip edebiliyorlar. Şimdiye kadar profesyonel takıma yapılan transferler eksiksiz olarak bildiriliyordu. Mesela bugün Trabzonspor Sportif A.Ş. yayınladığı KAP bildiriminde Kurtuluş Yurt isimli futbolcuyla anlaşıldığını, bu oyuncunun kulübüne 200 bin TL bonservis ücreti, kendisine ise aylık 850 TL ödeneceğini açıkladı.

Maliyete bakılırsa bu açıklama ne yatırımcılara ne de taraftarlara önemli bir bilgi sunmuyor. Bu yüzden yapılacak açıklamalar için bir alt sınır koymak ve sadece kayda değer transferleri KAPa bildirmek mantıklı. Peki bu alt sınırlar nasıl olmalı?

Fenerbahçe Futbol A.Ş. sportif şirketler arasında ilk adımı atarak bu konuda bir açıklama yaptı:


Kısacası yeni transferin bonservisi son yıllık bilançodaki

a) maddi olmayan duran varlıkların toplam net değerinin % 25 'ini veya
b) aktif toplamın % 5 'ini aşarsa veya

yıllık ücreti

a) satışların maliyetinin % 5 'ini veya
b) aktif toplamın % 5 'ini

aştığı durumlarda KAPa bildirim yapılacak, bu sınırların aşılmadığı durumlarda bildirim yapılmayacak.

Peki bu sınırlar bu transfer sezonu için ne ifade ediyor? Bunun için bilançoya bakmamız gerekiyor. İhtiyacımız olan değerler 1-aktif toplamı 2- maddi olmayan duran varlıkların toplam net değeri ve 3- satışların maliyeti. Fenerbahçe Futbol A.Ş.nin 31 Mayıs 2013 (31 Mayıs 2014 bilançosu daha yayınlanmadı) tarihli bilançosuna bakalım:


Sınırlar nasıldı? Bonservis için

a) maddi olmayan duran varlıkların toplam net değerinin % 25 'i: 122.531.466 * 0,25 = 30.632.866,50 yani yaklaşık 30,5 milyon TL  veya

b) aktif toplamın % 5 'i : 511.640.538 * 0,05 = 25.582.026,90 yani yaklaşık 25,5 milyon TL .

Mantıken alt sınır iki alternatifin daha düşük olanı olarak belirlenmesi gerekir yani 25,5 milyon TL. Eğer Fenerbahçe Futbol A.Ş. bu transfer sezonunda bir oyuncu için 25,5 milyon TLden fazla bonservis ücreti ödemezse bunu KAP bildiriminde belirtmeyecek.

Aynı şekilde futbolcuların yıllık ücretleri için bu sınır

a) satışların maliyetin % 5 'i : 258.117.093 * 0,05 = 12.905.854,65 yani yaklaşık 13 milyon TL veya

b) aktif toplamın % 5 'i ; (az önce hesapladık) 25,5 milyon TL

Eğer transfer edilen veya sözleşmesi uzatılan oyuncunun yıllık ücreti (garanti para artı maç başı primi) 13 milyon TLnin altında kalıyorsa bu transferin maliyeti de KAP bildiriminde yer almayacak.

Bana kalırsa bu alt sınırlar (bonservis:25,5 mln TL, yıllık ücret:13 mln TL) çok yüksek ve 'gereksiz bildirimler'i önlemekten çok, oyuncu ve teknik heyetin maliyetini saklamaya yönelik alınmış bir karar gibi duruyor. Alt sınırlar için bonservis 2 milyon TL, yıllık ücretler için ise 1 milyon TL kabul edilseydi bence daha isabetli bir karar olurdu. SPK bu 'kamuoyundan bilgi sakınma' kararına karşı bir adım atmazsa diğer sportif şirketler de maliyet bilgilerini saklı tutmak için benzer kararlar alacaktır.


Not: Temmuz 2015'de yukarıdaki sınırlar (yani 31 Mayıs 2014 tarihli yıllık finansal raporlara göre);

Bonservis için

a) maddi olmayan duran varlıkların toplam net değerinin % 25 'i: 30,7 milyon TL    veya

b) aktif toplamın % 5 'i : yaklaşık 17,3 milyon TL.


futbolcuların yıllık ücretleri için

a) satışların maliyetin % 5 'i : 17 milyon TL  veya

b) aktif toplamın % 5 'i ; 17,3 milyon TL

4 Haziran 2014 Çarşamba

Sportif şirketlerin devlete ne kadar vergi ve SGK prim borcu var?

Son günlerde medyada TBMM gündeminde bulunan vergi düzenlemesinden spor kulüplerinin ne kadar yararlanacağı tartışılıyor. Düzenlemenin detayını bilmediğimden spor kulüplerinin ve onlara bağlı sportif şirketlerin düşünülen düzenlemeden yararlanıp yararlanamayacağından emin değilim ama sportif şirketlerin finansal raporlarına bakarak, devlete ne kadar borçlu olduklarını çıkarmaya çalışabiliriz. Medyada dayanak gösterilmeden verilen 'tahmini' rakamlar dedikodudan öteye gidemez ancak aşağıda alıntıladığım bilgiler şirket finansal raporlarından oldukları için kesindir.

Medyada Fenerbahçe'nin vergi konusunda son derece rahat ve düzenlemeden etkilenmeyeceği yazılıyor. FENER (Fenerbahçe Futbol A.Ş.) 3 ayda bir yayınlanan ara raporlarda detaylı bilgi vermediği için 31 Mayıs itibariyle yapılan yıllık rapora bakmamız gerekecek;


Kısa vadeli diğer borçlar kalemindeki bilgiler neticesinde FENER'in devlete 15 milyon TL borcu olduğu anlaşılıyor. Uzun vadeli borçlar ve diğer kalemlerde 'kamuya borç' anlamı çıkabilecek bir bilgiye rastlamadım.


En son yayınlanan 9 aylık raporlarda detaylı bilgi olmasa da yukarıdaki alıntıdan kamuya karşı olan borcun en azından 20 milyon TL'nin üzerine çıktığı anlaşılıyor. Artışın ne kadar olduğu önümüzdeki aylarda yayınlanacak yıllık raporlarda daha net anlaşılacaktır.

Beşiktaş'ın sportif şirketi BJKAS yayınladığı raporlarda ise daha büyük rakamlar dikkati çekiyor. BJKAS de 9 aylık raporlarda detaya girmemiş, bu yüzden 31 Mayıs 2013 tarihli raporlara bakacağız;


Yukarıdaki tabloda BJKAS'nin kamuya toplam 66,5 milyon TL  (52,2 kısa + 14,3 uzun vadeli) borcu olduğu görülüyor. Bir başka kalemde ise


ayrıca 13,6 milyon TL'lik (8,6 mln TL kısa + 5 mln TL uzun vadeli) bir borç gösterilmiş. Devreden KDV varlığı 3,6 milyon TL düşürülürse yaklaşık 10 milyon TL'lik borç kalıyor. Yani BJKAS devlete 31 Mayıs 2013 itibariyle toplamda 76,5 milyon TL borçlu durumdaymış. Geçen süre içerisinde bu rakam ne kadar yükseldi veya azaldı bilinmiyor, ancak yeni yıllık raporlarda kontrol edilebilir.

Ayrıca BJKAS finansal raporlarında denetçinin şartlı görüş nedenleri arasında tablolarda yer verilmeyen ama olası bir vergi cezasına dikkat çekilmiş;


Galatasaray kulübüne bağlı olan GSRAY ise hem yıllık raporlarında hem de ara raporlarında detaylı bilgileri sunuyor, bu yüzden daha güncel rakamlara ulaşmak mümkün olacak. Karşılaştırmak için ilk önce 31 Mayıs 2013 bazlı rakamlara bakalım;


Yukarıda görüleceği gibi GSRAY 31 Mayıs 2013 itibariyle kamuya yaklaşık 26,5 milyon TL borçluydu. Bu borç 16,2 mln TL taksitlendirilmiş diğer vergi + 4,8 mln TL vergi ve fonlar + 1,4 mln TL kısa vadeli vergi barışı + 0,4 mln TL sosyal güvenlik kesintileri + 3,7 mln TL uzun vadeli vergi barışı borçlarından oluşuyor. En son açıklanan 9 aylık raporlara göre, 28 Şubat 2014 tarihi itibariyle bu borçlar 29 milyon TL'ye yükselmiş durumda:


Ayrıca GSRAY da BJKAS gibi bir vergi cezası tehlikesi ile karşı karşıya:


TSPOR, yani Trabzonspor'un sportif şirketi, aynı BJKAS ve FENER gibi 9 aylık raporlarında detaylı bilgi vermediği için yine 31 Mayıs 2013 tarihli raporlara bakmamız gerekecek;



 Yukarıdaki tablolardan TSPOR'un kamuya toplam 58,3 milyon TL borcu olduğu anlaşılıyor. Bu borçlar 14,4 mln TL kısa vadeli vergi ve fonlardan + 5,9 mln TL kısa vadeli (kamuya) diğer borçlardan + 12,9 mln TL uzun vadeli (kamuya) diğer borçlardan + 24,8 mln TL vergi ve fonlardan + 0,3 mln TL sosyal güvenlik kesintilerinden oluşuyor.

Toparlayacak olursak, 31 Mayıs 2013 itibariyle;

BJKAS'nin      76    milyon TL 

FENER'in        15    milyon TL

GSRAY'ın        26    milyon TL

TSPOR'un       58    milyon TL

vergi, stopaj ve sgk prim borcu bulunuyor.

28 Şubat 2014 itibariyle ise GSRAY'ın borcunun 29 milyon TL'ye, FENER'in borcunun ise en az 20 milyon TL'nin üzerine çıktığını söyleyebiliriz. FENER, BJKAS ve TSPOR 9 aylık raporlarında detaylı bilgi sunmadıkları için son durum ile ilgili net rakamları ancak 31 Mayıs 2014 tarihli yıllık raporlar yayınlanınca görebileceğiz. Bu borçlar sadece sportif şirketlerle alakalı. Kulüplerin finansal raporları sadece üyelerin ulaşımına açık.

Burak Yılmaz, Selçuk İnan ve Fernando Muslera ile yapılan yeni sözleşmelerin Galatasaray'a maliyeti

Galatasaray en önemli oyuncularından Burak Yılmaz, Selçuk İnan ve Fernando Muslera ile sözleşme yeniledi.

Yeni sözleşmelerde ücretlerin bir hayli artırıldığı göze çarpıyor. Yükseltilen ücretlerin ne kadar haklı veya haksız olduğu tartışmaları bir yana, eski sözleşmelerin bitimine en az 2 yıl kalmışken artan ücretlerin Galatasaray’a maliyetini inceleyelim.

Burak Yılmaz’ın son yılı opsiyonlu olmak üzere 2016-2017 sezonu sonuna kadar sözleşmesi vardı. Eski sözleşmeye göre aldığı ve yeni sözleşmeyle hak edeceği ücretleri karşılaştırırsak (Burak, Muslera ve Seçuk’un sezon boyunca 50 maça çıkacağı tahmin edilmiştir);




Burak Yılmaz'a verilen %40 oranındaki zam ne kadar performans dayanıklı bunu tartışmak yersiz ama zaten önümüzdeki 3 yıl için sözleşmesi olan bır oyuncuya mevcut sözleşmesine göre 2.200.000 € daha fazla para ödemek finansal sıkıntı yaşayan ve gelecek yıllarda gelir-gider dengesine çok dikkat etmek zorunda olan bir kulüp için ilginç bir karar olmuş. 

Galatasaray yönetimi bu stratejisini Selçuk İnan'ın sözleşmesini yenilerken de uygulamış;


Selçuk İnan'ın daha 2 yıllık sözleşmesi olmasına rağmen yeni bir sözleşme üzerinde anlaşılmış. Yeni sözleşme ile Galatasaray Selçuk İnan'a eski sözleşmesinin geçerli olabileceği süre için extradan 2.550.000 € ödemeyi kabul etmiş. Ayrıca yeni sözleşme ile Selçuk İnan'ın ücretine %50 oranında zam yapılmış. Yönetim kurulu 2016-2017 sezonunda 33 yaşında olacak oyuncuya 3 yıllık yeni sözleşme ve yıllık 4 milyon euro ücret ile imza attıramayacağını düşünmüş olmalı ki yeni sözleşmeyi şimdiden imzalatmak istemişler. 

Kadroda performansına göre düşük ücret alan oyuncuların başında gelen Fernando Muslera ise yeni sözleşme ile bir sonraki sezon, yani 2015-2016 sezonunda takımın en fazla kazanan oyuncusu olacak;


Fernando Muslera'nın sözleşmesi 2 sezon daha geçerliydi. Yeni sözleşme ile eski sözleşmenin kapsadığı bu 2 sezon için Fernando Muslera'ya 3.800.000 € daha fazla para ödenecek. Oyuncunun ücretindeki artış %125 oranında. Bu zam ile Muslera, 2015-2016 sezonunda eski ücretine göre 2 katından fazla para kazanabilecek duruma geldi.

Galatasaray, sözleşmeleri 2 yıl daha geçerli olan Selçuk İnan ve Fernando Muslera ile 3 yıl daha sözleşmesi olan Burak Yılmaz'ın sözleşmelerini yenileyerek, eski sözleşmelerin geçerli olabileceği süre için extra (toplam) 8.550.000 € ödemeyi kabul etmiş oldu. Yani daha önce satın alınan bir hak için Galatasaray yönetimi tekrar pazarlık yaparak daha fazla para ödemeyi kabul etti. Fernando Muslera için bu kadar yüksek olmasa da bir iyileştirme bekleniliyordu ancak Burak Yılmaz ve Selçuk İnan örneklerinde buna ihtiyaç olup olmadığı tartışılır. Her halukarda yapılan zamlara bakıldığında dığer oyuncular bu yönetim anlayışı değişmeden sözleşme yenilemek için sıraya girecektir.