14 Temmuz 2014 Pazartesi

Son raporlara göre FENER'in finansal durumu ve Fenerium devri (Şubat 2014)

BJKAS'nin finansal durumunu yorumladıktan sonra şimdi FENER'in son (Şubat 2014 itibariyle 9 aylık) finansal raporlarına bakalım. Ne yazık ki FENER BJKAS gibi, hatta ondan daha fazla, detay bilgi vermekten kaçınmış. Hasılat/Satış gelirleri yani şirketin olağan gelirlerin detaylandırıldığı (yayın gelirleri, gişe gelirleri vs.) bilgiler rapora eklenmemiş. Aynı şekilde giderler de yer almamış. Sadece toplam rakamlar üzerinden bir fikir edinebilmek mümkün. Yıllık raporlarda daha detaylı bilgiler verilmek zorunda olunduğundan daha kapsamlı ve net yorumlar yapılabilecektir.

'Bilgi sakınma' sadece ara raporlarla sınırlı değil. Şirket birkaç hafta önce berlirli bir maliyetin altında kalan futbolcu transferlerini de artık KAP'a bildirmeyeceğini açıkladı. Alt sınır olarak belirlenen rakamlar şirketin futbolcu ücretlerini kamuoyundan saklama ihtiyacı hissettiğini gösteriyor (bonservis için 25,5 milyon TL, yıllık ücret için 13 milyon TL - konuyla ilgili yazı: FENER belirli bir maliyetin altında kalan transferleri artık KAPa bildirmeyecek ).  Bu bağlamda artık transferlerin maliyeti ile ilgili KAP'a yapılan bildirimler güvenilirliğini yitirdi. Elbette KAP'a bildirilen rakamlar yanlış olamaz (olsa bile düzeltilmek zorunda) ama verilen bilgi 'gönüllü' verildiği için eksik olabilir. Mesela Diego'nun transferinde KAP'da 'Oyuncuya sözleşme kapsamında garanti, maç başı ve primler dahil olmak üzere ödenecek yıllık ücret tutarı net 3.500.000 EUR' dur' bilgisi yayınlandı. Bu bildirim olası bir 'imza parası' konusunu açık bırakıyor. Aynı şekilde sözleşme kapsamında diğer detaylar da artık açıklanmak zorunda değil. SPK bu uygulamaya karşı şimdiye kadar birşey yapmadı. Eğer bundan sonra da bu 'bilgi sakınma'yı engellemek adına birşey yapmazsa diğer sportif şirketler de aynı yolu seçecek, bu şirketlerin en önemli gider kalemlerinde son yıllarda yaşadığımız 'şeffaflık' yok olacaktır.

Güncel FENER finansal raporlarındaki ana tema 'Fenerium devri'. 'Şirkete ait olan lisans hakkıyla elde edilen gelirin şirkete şişirilmiş bir değerlendirme raporuyla geri satılma' planı gerçekleşmiş gibi (bu konuyla ilgili detaylı yazı: Fenerium'un gelirleri kime ait ve piyasa degeri ne kadar? ).


SPK bu konuya da duyarsız kaldı. En azından bugüne kadar. Kulübün şirkete olan borcu 2 yılı aşkın bir süredir kapatılmaması yüzünden verilen 269.500 TL idari para cezası, sayısız ihtar ve devir için hazırlanan değerlendirme raporunu yerine 2 yeni rapor istenilmesi dışında her hangi bir ses duyulmadı SPK'dan. SPK 7 Ocak tarihli toplantısında devir için 2 yeni rapor istemişti fakat 5 Aralık'ta satış işlemi tamamlanmış görünüyor. O zamandan beri de bu 2 raporla ilgili herhangi bir gelişme yaşanmadı ve bu raporlar (hazırlatıldıysa bile) kamuoyuna açıklanmadı.


Mevcut durum; FB Futbol A.Ş. Fenerium'un yüzde 80'i için 224 milyon TL ödedi. SPK'nın bu gelişme karşısında 'kulağının üstüne yatması' ilginç. Bu yoruma göre başlangıçta aynı Fenerbahçe SK gibi kurdukları sportif şirketlere 'ürün satış hakkını' devreden Beşiktaş JK ve Galatasaray SK bundan sonrası için Fenerbahçe'nin gösterdiği yolu izleyebilirler. Yani şirkete ait olan hakkı kulübün kuracağı bir şirkete cüzi bir kira bedeli karşılığında aktarabilirler. Sonra kulübün kuracağı şirket birkaç yıl faaliyet gösterir, kar düzeyi 2-3 milyon TL arasında gider gelir. Kulüp sportif şirketten borç para alır ve 200-300 milyon TL civarı borçlanır, karşılığında 'ya şu yaptığımız iş ortaya çıkmadan düzeltelim lisans hakkı tekrar şirkete geçsin bu arada borcumuzu sıfırlayalım' diye düşünürler. 'Tamam da bu şirketin değeri borcu karşılamaz ki' diye düşünürken şirket son 10 yılda 2-3 milyon TL kar marjında gidip gelirken bir anda(!) 12-14 milyon TL civarında kar yapmaya başlar. Ve sonuçta devir gerçekleşir. Şirkete ait olan ve kulübün sportif şirketten cüzi bir rakam karşılığı kiraladığı lisans hakkı ile elde edilen gelir, sportif şirkete (son 2 yılda patlayan kar ve gelecek her 1-2 yıllık dönem için %50(!) kar artışı varsayımı sayesinde) şişirilmiş değerlendirme raporunda belirlenen fiyat karşılığında satılır.. Beşiktaş JK ve Galatasaray SK'ya duyurulur. Yatırımcılar da 'ne oldu şimdi ben anlamadım, bu bizim lehimize mi aleyhimize mi' derken, hem konuyu medyanın taraflı yansıtması, hem de görevli kurumların duyarsızlığı yüzünden iş işten geçmiş olur.

Twitter'den bir kaç yorum geldi; Yorumların aksine SPK'nın bu süreçte belki tek doğru kararı stad inşaatının kulüp tarafından şirkete satılmasını engellemekti. 'Stat gelirleri şirketin giderleri de şirkette olmalı' denilmiş ama bu yorumu yapan kişinin, stadın gelirlerinin devri için şirketin kulübe daha önce bir bedel ödediğini, stadın inşaatının satın alınmasının ise şirkete hiç bir şey kazandırmayacağını ama kulübe böylece para aktarılmaya çalışıldığını bilmesi gerekirdi. Aynı kişi 'Galatasaray stad hasılatını sattı, Fenerbahçe'ninki kabul edilmedi, SPK taraflı' demiş. Az önce de yazdım, Fenerbahçe kulübü stad hasılatını daha önce şirkete satmıştı zaten (şirket kurulurken 8 milyon dolarlık bölüm devredilmişti 2011'de ise hasılatın kalan bölümü için bir bedel ödendi). Stad inşaatının fatura edilmesi hem şirketin lehine birşey değil hem ne GS SK, ne BJK ne de TS SK stadlarını şirketlere fatura etmediler. Yani rakiplerde bu işleme izin verilmiş ama Fenerbahçce'ye verilmemiş gibi bir düşünce yanlış. Fenerium konusunu da az önce yeterince yorumladık. Son paragraftan ve daha önceki paylaşımlarından ( Fenerium'un gelirleri kime ait ve piyasa degeri ne kadar? ) konu hakkında detaylı bilgi alınabilinir.

Kulüpler Fenerium örneğinde olduğu gibi şirketten kulübe para aktarımını 'riskli' buluyorlarsa (ki bence bu işlem yasal değil), FENERin son günlerde açıkladığı KAP bildiriminden yola çıkarak şirketin kulübe bağış yapabilmesinin önünü açabilirler. Çünkü SPK buna da şimdilik duyarsız kaldı  (konuyla ilgili yazı: FENER artık bağış ve yardım yapabilecek,..... ama neden? ). Tabii ki şirketlerin bağış yapması anormal bir durum değil fakat hakim ortağın (kulüp) ve şirketin yönetim kurulları aynı kişilerden oluşuyor ve bağış üst sınırı hakim ortağın oyları ile belirlenebiliyorsa, bu kötü niyetli uygulamalara yol açabilir. SPK'nın tutumu belirleyici olacaktır.



Fenerium hisselerinin yüzde 80'ini 224 milyon TL karşılığında satın alınması haliyle bilançoları da etkiledi. Bu devirin muhasebeleştirilmesi 'pooling interest' metoduyla gerçekleştirilmiş. Biraz teknik bir konu olsa da bahsetmemizde yarar var. Varlıklar ve yükümlülükler raporlanmış değerleriyle transfer edilmiş. Varlıklar için 'yeniden değerlendirme' yapılmadığı için de şerefiye oluşmamış. 'Şerefiye' raporlarda görünmeyen değerlerin toplamı ve duruma göre satış fiyatının yüksek veya düşük olduğuna dair bir gösterge olarak görünebilir. Şerefiye yerine satış fiyatı ile 'net varlıklar' arasındaki değer farkı 'özkaynaklar' altında raporlanmış. Fenerium'da net varlıklar 14,5 milyon TL civarında. Net varlıklardan FB Futbol A.Ş.'ye düşen bölüm (hisselerin %80'i alındığı için) 14,5*%80=11,6 milyon TL. Bu satış fiyatından düşülmüş ve 212,3 milyon TL özkaynakların altında kaydedilmiş.

FENER 2013-2014 sezonunun ilk 9 ayında 118 milyon TL zarar etmiş. Az önce bahsettiğimiz devir bedeli ve satış fiyat ile net varlıklar arasındaki değer farkı dönem zararını etkilemiyor. Fenerium birleşmesi (şirket açısından) gerçekleştiği için raporlar bu iki şirket tek bir şirketmiş gibi hazırlanıyor. Tabii karşılaştırılabilir olması için de sezon başından beri ortakmış gibi düzeltiliyor. Kısacası artık gelir ve giderlerin içinde Fenerium gelir giderleri de var ve iki şirket arasındaki alış-verişler bilançodan 'temizleniyor'.


Yukarıdaki tablodan gecen yıla göre satış gelirlerinin (Hasılat, yani yayın gelirleri, gişe gelirleri gibi olağan gelirler) aşağı yukarı aynı kaldığını, giderlerin ise 36 milyon TL arttığını görüyoruz. Giderlerdeki artışın Fenerium'dan mı kaynaklandığını yoksa futbolcu ücretlerinde bir artış mı olduğunu ancak yıllık raporlarda öğrenebileceğiz çünkü bu gelir-gider kalemi detaylandırılmamış. 'Esas faaliyetlerden diğer gelir ve giderler'deki artışın nedeni yükselen dolar/euro kuru. Kur artışı bazı işlemlerde kar sağlasa da bir çok işlemde zarar yaratmış. Toplamda net kur zararı 16,1 milyon TL, bu da Esas faaliyetlerde oluşan zararı açıklıyor. Zararın boyutu FENER'in GSRAY ve BJKAS'ye göre kur riskine karşı az da olsa bir önlem aldığını ve muhtemel zararı azalttığını gösteriyor.


Raporda gelecek dönemde yabancı paranın %10 değerlenmesi durumunda zararın 22,3 milyon TL olacağı belirtilmiş fakat bu rakamın içinde yabancı para üzerinden takip edilen futbolcu/teknik heyet ücretleri dahil değil. Kur riski dolasıyla burada belirtilen rakamdan daha yüksek.

'Genel yönetim giderleri' ve 'Pazarlama, Satış ve dağıtım giderleri'ndeki artışlar muhtemelen Fenerium'un giderlerinin eklenmesiyle oluşmuştur. 'Finansman giderleri'ndeki büyük artış ise sadece devir ile açıklanacak düzeyde değil. FENER'de bu sezonun ilk 9 ayındaki finansman zararı 36,4 milyon TL olmuş; bu rakam geçen yıl aynı dönemde sadece 3 milyon TLdeydi. Bunun nedenleri de ayrıntılanmamış, bu yüzden net bir yorum yapılamaz.

Vergi gelir gideri ve kontrol gücü olmayan payların (Fenerium için kulüpte kalan %20 pay) çıkarılması ile FENER şirketinin 2013-2014 sezonunun ilk 9 ayı için dönem zararı toplam 118 milyon TL olmuş. Geçen yıl aynı süre zarfı için zarar 26 milyon TLdi. Bu zarar ve Fenerium devri yüzünden kaydedilen 212 milyon TL (alış bedeli ile net varlıklar arasındaki fark) sonrasında özsermaye eksi 224,5 milyon TLyi bulmuş. Bu rekor zarara rağmen üst düzey yöneticilerin maliyeti geçen yıla göre 5 kat artmış:


Finansal borçlarda bir değişiklik olup olmadığına bakalım;


Daha önce çıkarılan toplam 100 milyon TL değerindeki tahvillerin vadesi bittiği için 100 milyon TLlik yeni tahviller çıkarıldı. Ayrıca vadesi dolmak üzere olan toplam 150 milyon TLlik banka kredileri uzun vadeli kredilerle yapılandırılmış.


Geçen yılın (2013) Şubat ayına göre yani son 1 yıl içinde FB Futbol A.Ş. 108 milyon TL yeni banka kredisi almış.31 Mayıs'tan itibaren ise yapılandırılan krediler ve yeni çıkarılan tahviller hariç toplamda 54,5 milyon TL yeni kredi kullanılmış. Dolasıyla şirketin ve bağlı ortaklıkların verdiği teminat ve temlikler de artmış:


Özsermayenin eksi 224,5 milyon TLye ulaştığından bahsetmiştik. Bu diğer sportif şirketlerde olduğu gibi 'teknik iflas' anlamına geliyor. Teknik iflasta bulunan şirket, TTK 376. maddeye göre bir bilanço hazırlamalı ve şirkete ait olan aktiflerin satışı halinde sermaye kaybını karşılayabileceğini göstermesi gerek. Bunun için sportif şirketler hem 'maddi olmayan duran varlıklarını' yani futbolcularını hem de gelecekteki muhtemel sponsor gelirlerini bilançoya ekliyorlar. Futbolcular normalde sadece transfer (bonservis) bedelleriyle kayda geçtikleri için 'gerçek' değerleri daha yüksek olabiliyor. Mesela 'yıpranma paylarını' (amortisman giderleri) yok sayarsak, Salih Uçan 1,5 milyon euro ile bilançoda dururken, Krasic 7 milyon euro değeriyle kalıyor. Bu rakamlar oyuncuların güncel değerlerini elbette yansıtmıyor, fakat futbolcular için 'aktif bir pazar' olmadığı için 'yeniden değerlendirme' yapılamıyor ( benzer özelliklerdeki futbolcuların bonservis değerleri ile karşılaştırma yapılamıyor çünkü transfer piyasası aktif pazar olarak kabul edilmiyor). Ancak teknik iflas durumunda şirketin hala sermaye kaybını karşılayabileceğini göstermek için oyuncuları gerçek değerleri ile göstermek mümkün:


FENER şirketinin görüşüne göre kadronun değeri Şubat 2014 itibariyle 368,5 milyon TL. Oyuncuların teker teker değerlendirmelerini görmek daha ilginç olabilirdi. BJKAS daha önce böyle bir değerlendirmeyi KAP'da yayınlamıştı. 3 futbolcu menajerinden kadrodaki oyuncuları değerlendirmeleri istenmiş, 'transfermarkt' adlı internet sayfasındaki değerlere bakılmış, sonrasında ortalama değerler 'gerçek değer' olarak kabul edilmişti. Aynı oyuncu için bir menajer 2 milyon dolar değer biçerken bir diğeri 10 milyon dolar değer biçebiliyordu. Bu örnek bu tür bir değerlendirmenin ne kadar subjektif olduğunun göstergesi. FENER de (diğer sportif şirketler gibi) bu tür bir değerlendirme yaptırmış. UEFA veya FİFA tarafından onaylı bir 'aktif pazar' veya 'futbolcu değerleri veri bankası' gibi bir platform olmadıktan sonra futbolcu değerleri gelecekte de bilançolarda bonservis değerleri ile kaydedilmeye devam edilecektir.

11 Temmuz 2014 Cuma

Son raporlara göre BJKAS'nin finansal durumu (Şubat 2014 9 aylık bilanço)

Bu ve gelecek yazılardaki yorumlar 28 Şubat 2014 itibariyle hazırlanan finansal raporlar ve BJKAS'nin her ay yayınladığı 'borç raporunda' görünen bilgiler sayesinde yapılmıştır. Zaten yorum yaptığım konularla ilgili bölümleri daha kolay anlaşılabilmesi için alıntılamaya çalışıyorum. Ara raporlar yıllık raporlara göre daha az bilgi içeriyorlar çünkü gelir gider kalemlerinde detay bilgiler verilmek zorunda değil.

Raporlarda güncel rakamlar 31 Mayıs rakamlarıyla karşılaştırılırken (yasal uygulamaya göre) ben geçen yılın rakamlarıyla karşılaştırmayı daha doğru buluyorum:


Satış gelirlerinin toplamda geçen yılın düzeyinde kaldığını görüyoruz. Yayın hakkı, stad hasılatı (maç günü biletlerinden kazanılan para) ve ürün satış gelirleri az oranda artmış. Buna karşılık stad konusunda yaşanan karmaşa yüzünden kombine ve loca gelirlerinde geçen sezonun aynı dönemine göre 8 milyon TL daha az gelir elde edilebilmiş. Diğer kalemlerdeki gelir artışı toplamda bu gelir düşüşüyle aynı oranda olunca toplam gelir aynı düzeyde kalmış.

BJKAS yönetimi UEFA'ya sunduğu bütçede gelecek sezon için gelir artışı beklediğini göstermiş;


Yukarıda UEFA'ya sunulan bütçedeki rakamların bütün sezon için, az önceki tablodaki güncel ve geçmiş dönem rakamlarının ise sadece 9 aylık bölüm için geçerli olduğunu unutmamak gerek. Yine de bu sezonun 9 aylık rakamlarına göre gelecek sezonda bütün gelir kalemlerinde bu rakamların 2 katına ulaşılacağı beklentisi iyimser bir yaklaşım olmuş. Bu sezon 9 ayda 13 milyon TLye ulaşan 'Gişe gelirleri' için gelecek sezon 26,8 milyon TL hesaplanmış. Ürün satışları bu sezon ilk 9 ayda 24,5 milyon TL gelir getirirken gelecek sezon beklentisi 53 milyon TL, yayın haklarından bu sezon ilk 9 ayda 44,5 milyon TL kazanan BJKAS gelecek sezon 112 milyon TL bekliyor vs. vs.

İyimser bir tahminle Şampiyonlar Ligi'ne katılım varsayılsa bile rakamlar çok yüksek. Şampiyonlar Ligi yolu çok zorlu olduğu düşünülürse, 'Avrupa Ligi'nde başarı' daha gerçekçi bir beklenti. Bunun da gelirlere etkisi yukarıda varsayıldığı kadar büyük olmayacaktır. 2 sezon önceki rakamlara bakıldığında Avrupa Ligi'nin etkisinin ne düzeyde olacağı anlaşılabilir.

Satışların maliyetine, yani giderlere bakacak olursak;


Gider kalemlerinin çoğunda geçen yıla göre bir fark görünmüyor. Sadece futbolcu ve teknik kadro giderlerinin geçen yılki 'feda sezonu'ndan sonra tekrar eski düzeye geldiğini, geçen yıla göre 30 milyon TL arttığı dikkat çekiyor. Geçen 2 sezonda kadroda revizyon yapıldığı için oluşan 'futbolcu satış zararı' bu sezon yaşanmamış. Ayrıca 'diğer giderler' kaleminde 9,4 milyon TLlik gider oluşmuş ama detay bilgi verilmediği için neden kaynaklandığı belli değil. Tahminen kaybedilen bir dava ile ilgili olabilir. Belki yıllık raporlarda bu giderin nedenini öğrenebiliriz.

UEFA'ya verilen gelecek sezonun tahmini bütçesindeki gider beyanları ise bence gerçekçi. Sadece 'Amortisman giderleri'nin neden sadece 250 bin TL'de kaldığı belirsiz. 'Amortisman gideri' olarak ifade edilen gider kalemini açıklamak gerek. Sportif şirketler kadrolarındaki sporcuları 'maddi olmayan duran varlık' kalemi altında kayıt ediyorlar. Burada her futbolcu, hakları için ödenen bedel kadar kaydediliyor. Yani 5 milyon TL bonservis ile alınan A futbolcu 5 milyon TL olarak, altyapıdan gelen oyuncu ise yetiştirme masrafı fatura edilerek cüzi bir rakamla kaydediliyor. Her sezon sonu bu değerler futbolcunun sözleşme süresine göre gider olarak kaydediliyor. Yani 5 yıllığına anlaşılan ve bonservisine 5 milyon TL ödenen futbolcu A için sezon sonu 5.000.000/5= 1.000.000 TL 'Amortisman gideri kaydediliyor'. Böylece şirketler bu gideri kar'dan 5 yıllık bir süre boyunca 'taksit taksit' düşebiliyorlar. Yatırımların 'kullanım ömrü' bitene kadar da yeni yatırımlar için kar'dan yeterince pay ayrılmış oluyor. BJKAS'de 'amortisman giderleri' normalde 17-19 milyon TL arasında iken, UEFA'ya gönderilen bütçede sadece 250 bin TL görünüyor. Bunun nedeni açıklanmamış.
Aynı tablodan gelecek sezon transferlere (bonservis) 25 milyon TL bütçe ayrıldığı anlaşılıyor.

Satış gelir ve giderlerinden sonra dönem karını etkileyen diğer kalemlere bakalım;


Brüt zarar olağan (futblcu ücret, amortisman, transfer vb. gibi) giderlerin gelirlerden daha fazla olmasından kaynaklanıyor. 'Esas faaliyetlerden gelir ve giderler'deki 25 milyon TLlik zarar yükselen dolar/euro kurunun BJKAS bilançosuna etkisinden kaynaklanıyor. BJKAS de diğer sportif şirketler gibi kur riskine karşı önlem almamış. 'Finansal giderler'deki artış zararın finansmanı için alınan yeni kredilerin faizinden kaynaklanıyor. Bütün gelir giderler dikkate alındığında BJKASnin 2013-2014 sezonunun ilk 9 ayında 105,5 milyon TL zarar yaptığı görülüyor. Bu zarar BJKAS özsermayesini -325 milyon TLye taşımış. Bu rakamlar BJKASnin gelecek sezon UEFA lisansı almasını zorlaştıracak etkenler.

Zararın finansmanı ve nakit akışının sürdürebilmesi için yeni kaynak yaratılması lazım. Orta vadede BJKAS yönetiminin yeni bir bedelli sermaye artırım planı vardır. Kısa vade için bu sorunu, nakit akışının nasıl sağlandığını anlamak için ilk önce banka kredilerine bakalım;



Yukarıdaki 2 tablodan anlaşılacağı gibi banka kredilerinde bir değişiklik yok. Vadesi gelen kredi ödemeleri uzun vadeli yeni kredilerle karşılanmış toplamda banka kredileri aynı kalmış. Peki banka kredileri artmadığına göre nakit akışı nasıl sağlandı? Finansal borçlara bakalım;


Bu tabloda banka kredilerinden ayrı, 'faktoring' şirketinden de kaynak sağlandığı görülüyor. 31 Mayıs tarihli bilançoya göre 28 Şubat - 31 Mayıs 2013 arası faktoring firmasından alınan kredi tutarı pek fazla değişmemiş ama o dönemden beri 28 Şubat 2014 itibariyle bu borç 55 milyon TLye ulaşmış durumda. Yani 31 Mayısa göre 40 milyon TL yeni borç yapılmış. Kulübe olan borç birinci bedelli sermaye artırımında sıfırlandıktan sonra tekrar 54 milyon TLye ulaşmış. Bu borç yeni bir bedelli sermaye artırımında kulübün payı olarak kullanılacaktır.


Bu tabloda dikkat çeken başka bir unsur da aktiflerin (bunlara futbolcular da dahil) sigorta tutarının 'sadece' 25,5 milyon TL olması. GSRAY'da bu tutar 112 milyon TL. Bu fark nedeniyle BJKAS'nin giderleri azaltma adına futbolcu lisans haklarını yeterince sigortalamadığı sonucuna varılabilir. 'Yabancı para riski' her ne kadar bilançonun bu bölümünde 15 milyon TL olarak kaydedilmiş olsa da bütün riskler dikkate alınmadığı için gerçek rakam daha yüksektir. Bu, mevcut dönemde yükselen kur'un 'Esas faaliyetler giderleri'ne etkisi ve neden olduğu zarardan da anlaşılabilir.


105,5 milyon TL dönem zararı ve özsermayenin eksi 325 milyon TL olmasının UEFA lisansı için bir risk oluşturduğundan bahsetmiştim. UEFA FFPin bir diğer önemli kriteri de 'sporcu, devlet ve diğer kulüplere vadesi geçmiş borcun bulunmaması'dır. BJKAS bu nedenle daha önce 1 yıl Avrupa kupalarından men cezası aldı. Bu yüzden de her ay KAPa bir 'borç tablosu' yayınlamak zorunda kalıyor. Yukarıdaki resim en son yayınlanan 'borç tablosu'ndan alıntıdır. Bu alıntıda BJKASnin futbolcu ve teknik kadroya 32 milyon TL, devlete 25,5 milyon TL, diğer spor kulüplerine ise 22 milyon TL vadesi geçmiş borcunun bulunduğu görünüyor. Ayrıca aynı bildirimde Dany Nounkeu ve Julien Escude'nin BJKAS aleyhine 500'er bin euroluk icra başlattıkları yazıyor. Vadesi geçmiş olması rağmen ödenmeyen borçlar BJKASnin bu sezon UEFA lisansı almasına engel olabilir. Bu sezon için lisans alınsa bile sezon boyunca UEFA tarafından FFP 'başa baş' kriterleri (denk bütçe, gelir gider dengesi) denetleneceğinden sezon sonu BJKASyi bir soruşturma bekliyor. GSRAY veya TSPOR gibi kriterlere uyum için extra süre alınıp alınamayacağı blinmez ama UEFA ile pazarlıklarda daha önce alınan FFP cezası yüzünden 'sabıkalı' olunması BJKASnin aleyhine olacaktır.